Türkiye’nin Ukrayna’ya garantörlüğünde hassas çizgiler nereden geçiyor?
Hürriyet Gazetesi Yazarı Sedat Ergin'in bugünkü (14.04.2022)''Türkiye’nin Ukrayna’ya garantörlüğünde hassas çizgiler nereden geçiyor?'' başlıklı yazısı.
Ukrayna savaşının gündemimize taşıdığı konulardan biri, gelecekte bir barış anlaşması yapılması halinde Türkiye’nin Ukrayna’nın güvenliğine kefil olmak üzere “garantör” kimliğiyle çözümün bir parçası haline gelmesidir.
Yürütülen müzakerelerde Ukrayna’nın Türkiye’nin de garantörlüğünü masaya getirdiğini, Türkiye’nin konuya sıcak baktığını, Rusya’nın da prensip olarak Türkiye’nin bu rolüne bir itirazının olmadığını yapılan bir dizi açıklamadan biliyoruz.
Ancak garantörlük dediğimizde çok hassas bir alanın karasularından içeri giriyoruz. Çünkü garantörlük düzenlemesi, Ukrayna’nın NATO üyeliği hedefinden vazgeçip tarafsızlık statüsünü benimsemesinin karşılığında, egemenliğine, toprak bütünlüğüne dönük bir saldırıdan korunmasını öngörüyor.
Ukrayna’yı kim, nasıl koruyacak?
Tabii Türkiye bunu tek başına yapacak değil. Üzerinde durulan formül, Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesinin, yani ABD, Rusya, Çin Halk Cumhuriyeti, Fransa ve Birleşik Krallık’ın yanı sıra Türkiye ve Almanya’nın garantör olmalarıdır.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun İstanbul’da gerçekleşen Rusya-Ukrayna müzakerelerini esas alarak yaptığı bir açıklamaya bakılırsa, başlangıçta garantör olarak yedi ülkenin adı geçerken daha sonra İsrail, Kanada ve İtalya’nın da adları zikredilmiştir. Hatta, garantörlüğün gönüllü olarak katılmak isteyen ülkelere de açık olması konuşulmuştur.
GARANTÖR UKRAYNA’YA TEHDİDİ ENGELLEMEKLE YÜKÜMLÜ OLACAK
Garantörlüğün ne gibi sorumlulukları içereceği, kesinleştiği takdirde Türkiye’ye hangi rolleri yükleyeceği, ne gibi riskler yaratabileceği soruları kaçınılmaz olarak şimdiden siyasi ve diplomatik çevrelerde, bu çerçevede kamuoyunda tartışma konusu haline gelmiş bulunuyor.
Çavuşoğlu, yaptığı açıklamalarda “Garantörlerin Ukrayna’ya karşı bir tehdidi engellemekle mükellef olacaklarını” söylüyor. Bakan, “Bu ülkeler Ukrayna’ya yönelik tehdit oluştuğu zaman hangi adımlar atılacak? İşte BM Güvenlik Konseyi mi devreye girecek, barış gücü mü olacak, hava sahası mı kapatılacak? Yani bu tür tehditleri engelleme konusunda birlikte çalışacak” diye konuşuyor.
Aslında Bakan’ın ifadelerinde de daha çok sorular ağır basıyor. Buradan garantörlük konusunun içinin doldurulması açısından kat edilmesi gereken bir hayli mesafe olduğu söylenebilir. Savaşın bundan sonraki aşamada nasıl bir seyir izleyeceği, nasıl son bulacağı da garantiler sisteminin şekillenmesi açısından önemli sonuçlar doğuracaktır.