Yeni bir döneme adım atarken
CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan’ın dün TBMM’de yemin edip yeni ve güçlendirilmiş yetkileriyle göreve başlamasıyla birlikte, Türkiye Cumhuriyeti’nin yolculuğunda bir başka sayfa açılmış...
CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan’ın dün TBMM’de yemin edip yeni ve güçlendirilmiş yetkileriyle göreve başlamasıyla birlikte, Türkiye Cumhuriyeti’nin yolculuğunda bir başka sayfa açılmış bulunuyor.
Cumhuriyet’in 1923’te kuruluşundan 1950’de çok partili hayata geçişe kadar süren tek parti yönetimi, bunu izleyen dönemde -sıkça askeri darbelere de maruz kalarak- 67 yıl süren parlamenter demokrasiden sonra, Türkiye, kuvvetli bir makas değişikliğiyle bu kez başkanlık rejimine adım atmaktadır.
*
Bu yönetim modelinin nasıl adlandırılması gerektiği tartışması tali bir konudur. Esas olan, ülke yönetimini ilgilendiren yetkilerin büyük ölçüde Cumhurbaşkanı’nın elinde toplanacağı bir yönetim biçiminin hayata geçirilmesidir.
Bu çerçevede sistemin en çarpıcı yeniliklerinden biri, Cumhurbaşkanı’nın yasa gücünde kararname çıkartabilme yetkisine sahip olmasıdır. Bu yetki, temel hak ve özgürlükler ile anayasada “Münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen” ve “Kanunda açıkça düzenlenen konular” dışındaki alanları kapsayabilecektir.
*
Bu dönemin dikkat çekici bir diğer yönü, geçmişte iktidar erkinin denetlenmesi anlamında parlamentoya verilmiş yetkilerin azımsanmayacak bir bölümünün yasama organından alınmasıdır. Örneğin, bakanlar hakkında gensoru verilmesi, milletvekillerinin bakanlara sözlü soru yöneltmeleri gibi yürütmenin parlamento karşısında hesap vermesini mümkün kılan alışılmış denetleme usulleri artık işlemeyecektir.