Huzurlu hayat sürmek

Günümüzde insanlar hep sağlıklı ve güzel, başarılı ve kudretli olmak istiyor. Ancak biyolojik donanımımız, arzu ettiğimiz ve bunları gerçekleştireceğimiz ölçüde mükemmel değil....

Günümüzde insanlar hep sağlıklı ve güzel, başarılı ve kudretli olmak istiyor. Ancak biyolojik donanımımız, arzu ettiğimiz ve bunları gerçekleştireceğimiz ölçüde mükemmel değil. Aşırı yüklenme, stres ve dengesiz bir hayat tarzı gibi faktörlere karşı yeterince dayanıklı sayılmayız. Hastalıklar ve sağlık hizmetlerine müracaat çok artmış durumda. Sanki hayat şeklimizle, satın alma ve alışveriş çılgınlığımızla kendimizi hasta etmişiz gibi. Ölçüsüzlük, ihtiraslar, tüketim hırsı ve nefsani aşırılıklar sağlığımızı bozuyor. Tüm uyarılara rağmen istikamet hâlâ “daha yüksek, daha hızlı, daha ileri” sloganının peşinde gitmekteyiz. Doyumsuzluk içimizi sarmış.

Holdinglerin yönetim kurulları büyüme oranını hep artırmak istiyor. Çalışanlar aşırı iş yükünden, stresten, rekabetten yakınıyorlar. 

İnsanlara bir virüs bulaşmış durumda: Her şey iktidar, para ve başarı hırsı etrafında dönüyor. Aslında bu virüs yeni değil ve insanlık tarihi boyunca hep var oldu. Yeni olan şey, hırsın yaygınlaşması ve aşırı hale gelmesi. 

Ekonomik varlık ve başarının mutluluk getireceğine inandırılmışız. Bireyselleşmiş ve bağımlı hale gelmişiz. İhtiraslarımız yüksek. Tutkulu insanlar olmuşuz. İhtiyacım bu kadar düşüncesi kaybolmuş, hastalıklı bir şekilde daha çok ilkesine sarılmışız. Para, cinsellik, otomobiller, ciro ve kazanç, makam ve iktidar gibi hususlardan meydana gelen bu zalimane daha çok ilkesinin karşısında; anlam, umut, minnet ile ilgili bir benimseme daha az yer alıyor. Slogan şu: “Yeterli olan bana yetmiyor. Ben her şeyi istiyorum. Hatta daha fazlasını.” Bu yaklaşım çocuklarımıza ve gençlerimize de sıçramış durumda. 

İnsanın nelerle tatmin olabileceğine, ruhunun nelerle huzur bulabileceğine ilişkin bilgi kaybedilmiş gibi görünüyor. Özgürce ve kendi irademize göre hayatımızı şekillendirdiğimizi zannediyoruz. Hâlbuki dünyanın, fani ve geçici olanın peşinde koşuyoruz. Aslında gayretlerimiz boşuna, üstelik bitkin de düşüyoruz. Hiç kimse bu gidişe dur demiyor. Ölümlü ve aciz olduğumuzu hatırlatan bir dur levhası yok ortalıkta. Caddelerde, adım başı AVM’lerde, televizyonda reklamlardan geçilmiyor. Şöyle sesleniyorlar: “Satın alın! Tüketin! Harcayın!” 

Çözüm ne peki?

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Yapay zekâ asla bilinç kazanamayacak 09 Kasım 2024 | 231 Okunma Beynimizin şaşırtan özellikleri 02 Kasım 2024 | 187 Okunma Yüksel ki yerin bu yer değildir 19 Ekim 2024 | 92 Okunma Harika yaratılışımız 12 Ekim 2024 | 180 Okunma İnanç sağlığımızı koruyor 05 Ekim 2024 | 96 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar