Çok geç olmadan
İman etmek teslim olmak, ‘La’ yani ‘Hayır’ demekle başlıyor.Tüm sapkınlıklara, tüm çirkinliklere, tüm haramlara, Allah’ın istemediği her şeye hayır diyerek başlıyor. İman etmek...
İman etmek teslim olmak, ‘La’ yani ‘Hayır’ demekle başlıyor.
Tüm sapkınlıklara, tüm çirkinliklere, tüm haramlara, Allah’ın istemediği her şeye hayır diyerek başlıyor. İman etmek sizden netlik istiyor. İnanırsınız ve kabul eder, teslim olur İslam olursunuz.
Bizler gayba iman ederiz. Bizler Hz. Ömer nasıl teslim olmuşsa, Hind tarafından Hz. Hamza’yı öldürmek için, kiralık katil olarak tutulmuş Hz. Hamza’nın katili olan Vahşi nasıl iman etmiş, gönülden içi yanarak af dilemiş ve tevbe etmişse, Hz. Sümeyye evlatlarını bir biri kaybedip nasıl Resul’e yönelmişse öyle teslim olmaya öyle inanmaya çalışırız.
Tesettür bizi özgürleştiren, cinselliğimizi örterek bizi er kişi kılarak, adem oğullarının yanında insan varlığımızla, cinsellikten soyutlamış, dişiliği değil kişiliği ön plana çıkaran bir takva giysisidir. Muhakkak örtü tek başına yeterli değildir. Yürümenin de, konuşmanın da, oturup kalkmanın, gülmenin ve dahi düşünmenin de tesettürü vardır. İçsel zenginlik ve derin duyarlılıklarla, Allah’ın karşısında duruşunu tam olarak hissetmek, teslim olmak, iman etmek, iltica etmek. Bunlar tek başına bir metrelik bir kumaşla tabiki olabilecek bir durum değildir. İçinizi mâmûr etmeden, yüreğinizdeki seferleri tamamlamadan, secdelere durmadan, ahlaki olgunluğa erişmeden bir metrelik bez parçasını örttüğünüzde zaten o sizin üzerinizde yabansı duracaktır. İçselleştirilmemiş, bizlere yakışmayan örtüler örtüğümüzde oluyor ne oluyorsa.
Şimdi bizi inkâr eden, adeta örtümüze sorgu dolu gözlerle bakan gençlerle karşı karşıyayız. Zamanında kimimiz ailelerimizin tavsiyesi, kimimiz sorgulamalar, araştırmalar ve sancılı zamanlar sonunda örtündük, namaza başladık ve teslim olduk.
Evlatlarımıza, bizden sonra gelen nesle hazır bir din, yaşamaları zorunlu bir din sunumunda bulunduğumuzda oluyor ne oluyorsa. İşte o zaman onlar bunun çilesini çekmeye talip bireyler gibi değil de araştırmayan, sorgulamayan, önlerinde hazır ve yük olan dini eğitimi ve terbiyeyi, öğretileri bize geri kusuyorlar. Denildiği gibi “din yorgunu” ve sorgulamadan, içselleştirmeden dini yaşantıyı kabul etmeyen bir nesille karşı karşıyayız.