Söz ve göz hapsi!
Gündüz ekranı, kanalın reyting ortalamasını yükseltmenin yanında seyircide seyir alışkanlığı yapması açısından da önemli. Gündüz ekranının vazgeçilmezi izdivaç...
Gündüz ekranı, kanalın reyting ortalamasını yükseltmenin yanında seyircide seyir alışkanlığı yapması açısından da önemli. Gündüz ekranının vazgeçilmezi izdivaç formatlarının yeni yayın döneminde ekrana dönüp dönmeyecekleri açıklık kazanmasa da sosyal sorumluluk makyajı yaparak döneceklerinin sinyali tatil öncesi verildi. Fox TV, Ne Seninle Ne Sensiz ile izdivaç programlarına barıştırma konsepti ile dahil oldu. Evliliği çatırdayan, boşanmanın eşiğindeki çiftler stüdyoda misafir edilerek evlilikleri kurtarılmaya çalışılıyor. Güvensizlik, şüphe, kıskançlık temaları eşliğinde evliliklerin en büyük probleminin bencillik ve saygısızlık olduğu göze çarpıyor. Çok seviyor ama zerre saygısı yok! Kapalı kapılar arkasında yaşanan problemler, kameralar önünde tartışılıp masaya yatırıldıktan sonra -barışma ya da boşanma- tarafların hayatlarına nasıl devam edecekleri ise tam bir muamma! Evliliği kurtarmak adına aile mahremiyetini hiçe sayan barıştırma konseptli programlar görünen o ki izdivaç formatlarını mumla aratacak!
Diğer kanalların da barıştırma formatları üzerinde çalıştığı haberleri geliyor ki evlenme/ boşanma/ barıştırma tema fark etmeksizin realiti şovların tek derdi özel hayatın sınırlarını imha ederek sırları ortaya dökmek.
Kayıp ya da cinayet suç temalı realiti şovlarda da sıradan insanın özel hayatı konuyla alakalı alakasız kameralar önünde ifşa ediliyor. 40 günlük evli iken kayıplara karışan, 2,5 yıldır haber alamadığı kayıp oğlu Özkan’ı bulmak ümidiyle seyirci locasında oturan anne Rahmiye Hanım, Gerçeğin Peşinde programının daimi konuğu olduğunda, anlattıkları ışığında şüpheler ve oklar eşine ve kızına yöneldi. Dilin kemiği yoktu, telefonla programa bağlananlar baba ve kız kardeş, Özkan’ın nerede olduğunu biliyor diyerek kayıp vakasını şüpheli duruma getirdi. Kadın bir hafta sonra canlı yayına çıkmak istemediğinde, anne oğlunu aramaktan neden vazgeçti, neden yayına katılmadı alt yazıları eşliğinde, yoksa biz de mi kandırıldık, kandırılıyoruz soruları seslendirildi Serap Paköz tarafından.
Kamu yararına yayın yaptıklarını iddia eden suç temalı realiti şovlarda, kanal/ program fark etmeksizin, sorulan sorulara cevap verilmediğinde, yayına katılma talebi kabul edilmediğinde kişiyi şüpheli konumuna düşüren şu sorular seslendiriliyor: “Neden yayınımıza katılmıyor, sorularımıza cevap vermiyor, yoksa sakladığı bir şey mi var? Ailenin sakladığı bir sır mı var?” Cinayete mi kurban gittiği intihar mı ettiği henüz kesinleşmemiş zihinsel engelli Güray Tosun’un ölümünde de aile aynı sorularla suçlandı. Acısını yaşamasına müsaade edilmeyen, yaşadığı şokun etkisinden çıkmakta zorlanan aile, kamu yararına yayın yapan programa katılmayarak en büyük suçu işliyordu.
Cinayet ve kayıp vakalarında emniyet ve yargı görevlilerine mi güvenmeli yoksa soluğu stüdyo nezarethanesinde mi almalı? Suç temalı realiti şov yapımcı ve sunucularına göre stüdyo nezarethanesinde her türlü suçlamaya ve soruya muhatap kalarak vakanın aydınlatılması beklenmeli. Kendisi söylemese üvey anne olduğu asla anlaşılmayan Gülnaz, üç yaşından itibaren bakıp büyüttüğü evli kızının başka bir adamla kaçıp gitmesi üzerine, kızının hayatından endişe ederek damadıyla birlikte stüdyoya geldiğinde, seyircilerin, sen her şeyi biliyorsun, kızının nerede olduğunu biliyorsun suçlamalarına muhatap kaldı.
Yıllardır birbirine benzer vakaları gözünü ekrandan ayırmadan takip eden seyircilerin ezber ettiği üç şey var: “Katil en yakındakidir; kayıp vakalarında nerede olduğu ya da başına ne geldiği aile yakınları tarafından mutlaka biliniyordur; katil, kayıp kişinin arama çalışmalarına ön saflarda katılır.”