Gönülden gönüle gider yol gizli gizli
Çocukluk ve gençlik yıllarımda türkü dinlemek toplumun bir kesimi için küçümsenen ve dalga geçilen bir mevzu idi. Nedense türküler köylülük ve cahillikle eş tutulur, dinleyenlere de cahil gözü...
Çocukluk ve gençlik yıllarımda türkü dinlemek toplumun bir kesimi için küçümsenen ve dalga geçilen bir mevzu idi. Nedense türküler köylülük ve cahillikle eş tutulur, dinleyenlere de cahil gözü ile bakılırdı. TRT’de çok az türkü saati olur, büyüklerimizde onu büyük bir heyecanla beklerlerdi. Radyoda haberler ve türkü saati evlerimizin vazgeçilmezi idi ve pek çok büyüğümüz haber ve türkü saati bitince radyoyu da kapatırdı.
Evimizde, köyümüzde, mahallemizde bilinen ve can kulağı ile dinlenen halk ozanlarının çok azını ise ekranlarda görme şansımız olurdu..
Mahsuni Şerif, Muhlis akarsu, Ali Nurşani, Yavuz Top, Aşık Gülabi, Çobanoğlu, Sümmani, ve daha pek çok halk ozanı kırk yılda bir çıktıklarında büyüklerimizin dinlerken göz yaşlarının yanaklarından akmasına pek anlam veremezdim. Yıllar geçti şimdi ben öyleyim.
Gönül dağı yağmur boran olunca
Akar can özümden sel gizli gizli
Bir tenhada can cananı bulunca
Sinemi yaralar dil gizli gizli
Ne zaman eskilerden bir türkü sesi...