Bugün 28 Şubat… “Kitabına uydurmak!”
Sütü bozuk darbenin yıldönümü. O darbenin benim hayatımda çok özel bir yeri var. Kenan Evren, CIA emriyle ihanete imza attığında 16 yaşındaydım, taze lise öğrencisi olarak yakalandım...
Sütü bozuk darbenin yıldönümü.
O darbenin benim hayatımda çok özel bir yeri var.
Kenan Evren, CIA emriyle ihanete imza attığında 16 yaşındaydım, taze lise öğrencisi olarak yakalandım, okullarımızda askerler, sokaklarımızda tanklar…
O günlerde Kenan Evren’i alkışlayanlar arasındaydık CHP sempatizanı bir ailenin mensubu olarak, milli iradeye yönelen namluya selâm duruyorduk.
Darbenin ardından Merhum Özal dönemi geldi, tuhaf hallerden geçtik.
“Alamanya”daki sülâlemizin sıkça gönderdiği hediye paketleri sayesinde alışık olduğumuz “Çikita muz”, dönemin simgelerinden biri haline geldi.
Adidas Top-Ten ayakkabıya bayılır olduk, Converse de favorilerimiz arasındaydı.
İhracat patlaması o dönemde yaşandı, hayali ihracat yolsuzluğuyla o dönemde tanıştık.
İthalat patlaması çok daha büyüktü, “açık” hızla artıyordu ve biz büyüyorduk!..
O süreçte özgüvenimiz arttı.
Banker çiftetelli ekibi bizleri bolca dolandırdı, ayakta kaldık, yıkılmadık!
Merhum Özal, bizi küresel sisteme entegre ediyordu, kılık kıyafet ve yaşantıda “batılılaşma” seferberliğindeydik, İkinci Atatürk dönemi gibi.
O günlerde gazeteciliğe başladık, bir “mason” tanıdık vesile oldu, bir “mason” medya büyüğü torpil yaptı, kendimizi iri gazetelerden birine attık.
Orada “sol” fikirler hâkimdi, etkilendik, “Özal Kapitalizmi’ denilene diş biledik.
Sonra, baktık ki “sol” da tıpkı “sağ” gibi, aynı fabrikanın ürünü; onu da “Siyonist” icat etmiş, bölük pörçük dünyayı yönetebilmek için.
Sonra…
Cenab-ı Allah nasip etti, düşünmeye başladık, düşününce de “Evet, bu sonsuz evrenin bir yaratıcısı var!” dedik.
•
Sonra, “İslami kesim”de gazetecilik faaliyeti, Refah iktidarı ve 28 Şubat…
Her yerde baskı, her yerde zulüm…
Çoğu vakit yalnız kalıyorduk, kimi “kardeşlerimiz” bizi darbecileri kışkırtmaya çalışmakla suçlayacak kadar ileri gidiyorlardı…
Darbecilerle bir araya geldiklerinde, “Biz onlar gibi değiliz!” bile diyorlardı, çok acı yıllar.
Bir yanda bunlar yaşanıyordu ama öylesine dinamik, öylesine fedakâr bir kitle vardı ki arkamızda, her türlü güçlüğe, üzüntüye göğüs germe gücünü bulmakta güçlük çekmiyorduk.
Darbe bütün şiddetiyle geldi, bütün şiddetiyle ezmeye çalıştı ama ezemedi.
Hep birlikte direndik…
Hep birlikte kaybetmeyi göze alarak kazandık!..
Allah başta Rahmetli Erbakan Hocamız olmak üzere bütün emeği geçenlerden razı olsun.
Böylece kazandık ve çok büyük hamlelere imza atılacak olan AK harekete ulaştık.
Sayın Recep Tayyip Erdoğan öncülüğünde büyük yürüyüşe çıktık.
Ülke birçok alanda büyük gelişmeler kaydetti, devletin dünyadaki itibarı yüze katlandı…
Şer odaklarının bütün tuzakları başlarına geçti, hızla ilerledik, ilerledik, ilerledik…
Birçok yasak ortadan kalktı; başörtüsü neredeyse her yerde serbest hale geldi, katsayı haksızlığı son buldu, insanlar düşüncelerini çok daha rahat bir şekilde ifade eder oldu.