Ahmet Davutoğlu’nun önemi üzerine
ÖNYARGILARIMDAN arınmış olarak, ideolojik takıntılardan da mümkün olduğunca arınıp güncel siyasi karşıtlıkların da dışına çıkarak bir konu üzerine düşünmeye...
ÖNYARGILARIMDAN arınmış olarak, ideolojik takıntılardan da mümkün olduğunca arınıp güncel siyasi karşıtlıkların da dışına çıkarak bir konu üzerine düşünmeye çalışırken aklıma, John Berger’in “Bir Fotoğrafı Anlamak”kitabına Geoff Dyer’in yazdığı sunuş yazısındaki D.H. Lawrence’ın “Düşünce”şiirinden yaptığı şu alıntı geliyor:
“Düşünce, gözlerini hayatın yüzüne dikmiş, okunabilen ne varsa okuyor.
Düşünce deneyim üzerine düşünüp taşınıyor ve bir sonuca varıyor.
Düşünce ne bir numara, ne idman ve ne hile hurda.
Düşünce kendini bütünüyle veren insanın bütünlüğü.”
Bu şekilde düşünüldüğünde Ahmet Davutoğlu’nun bu dönemde başbakan olmasının Türkiye’nin büyük şansı olduğunu görmemek mümkün değil.
Çünkü onun yönetimini devraldığı ülke belki de tarihinin en güç ve kritik şartlarıyla, sayısız tehlikelerle karşı karşıya.
Ayrıca tabii ki hem kendisinin hem de partisinin siyasi varlığını oluşturmuş olan bir doğal lider, arzuları ve talepleri ile zorlu koşulların yönetimi arasında hassas bir denge oluşturmak zorunda.
Neresinden bakarsanız bakın, birçok insana üstlenilmesi çılgınca gelebilecek olağanüstü bir görevi çok zor şartlar altında üstlenmiş durumda. Bir yandan doğal liderin kendi tarihsel konumundan kaynaklanan haklı taleplerini karşılamak, bir yandan da bir an önce üzerine gidilmeyi bekleyen, çözümü çok zor olan iç ve dış sorunlarla uğraşmak zorunda.
Lawrence’ın şiirinde dediği gibi eğer gerçekten de düşünce, bir deneyim üzerine düşünüp bir sonuca varmaksa, bu denli zor bir görevi sadece Ahmet Davutoğlubaşarabilirdi. Onun hayata, sosyal ilişkilere, bireysel ilişkilerine yaklaşımı, sivil toplum ve demokrasi anlayışı ve hoşgörülü, sakin mizacı, bizleri bu zor süreçten geçirmeyi başaracak.