Bir nesneye Proustvari bakmak veya evine çekilenler için hayat felsefesi
Geçelerde evde tek başıma otururmuş masamın ucuna koymuş olduğum mantara bakarken şunu düşündüm; Gündelik sıradan ve başkalarına pek anlamlı gelmeyecek bazı basit nesnelere kendimize mutluluk objeleri...
Geçelerde evde tek başıma otururmuş masamın ucuna koymuş olduğum mantara bakarken şunu düşündüm;
Gündelik sıradan ve başkalarına pek anlamlı gelmeyecek bazı basit nesnelere kendimize mutluluk objeleri olarak tanımlamamız gerektiğine inanıyorum.
Mesela bu fotoğraftaki mantar sadece bir mantar değil, benim için eşimle paylaştığımız bir proseco’nun hatırasını taşıyor. Bu mantar birlikte kaldırılan kadehin sohbetlerin ve çok güzel bir anın sembolü bu yüzden bir mutluluk objesi benim için. Bunu bir çay bardağı veya kahve fincanı ile de yapmak mümkün.
Böyle düşünürken daha önce yazmış olduğum şu yazıyı hatırladım. Griliğin karamsarlığın yoğun olduğu bugünlere çok giden bir yazı olduğuna inanıyorum...
***
Arkadaş çevremde çoğu insanda bir yorgunluk, karamsarlık var.
Artık evinden çok çıkmak isteyen pek yok.
Bana ve arkadaşlarıma özel olan bir şey mi bu yoksa daha yaygın bir şey mi bilemiyorum.
Ama çağamızın, yaşamımızın paranoyalarından bıkıp kendi özelinin olabildiği kadarıyla sükûnetine çekilmenin de önemi anlaşılabilir bir şey tabii.