Gezi Parkı için mütevazı bir öneri
Hakan Atilla'nın davası için her gün mahkeme binasına taşındığımız o tatsız soğuk kış günlerinde bu arkadaşı mahkeme salonunda tanıdım. Ankara'danmış. Ankaralı olduğumdan hemen...
Hakan Atilla'nın davası için her gün mahkeme binasına taşındığımız o tatsız soğuk kış günlerinde bu arkadaşı mahkeme salonunda tanıdım. Ankara'danmış. Ankaralı olduğumdan hemen bir sempatim oldu ona. Hem de Atatürk Lisesi'nden olmasına rağmen sıcak bir dostluğumuz oldu. Neden 'rağmen' dediğimi anlatmam lazım. Ben TED Ankara Kolejliyim ve bununla da övünürüm. Eşim Rana da öyle. Bizim TED Koleji ile Atatürk Lisesi arasında benim ortaokulda okuduğum yıllarda nerdeyse kan davası vardı. Onlar çoğu kez okulumuzu basmış ve kavgalar çıkmıştı. Bizde de iyi dövüşen abiler vardı. Yaralanmalı kavgalar oluyordu. Liseler arası basket maçımız onlarla olduğunda Ankara'da ortam neredeyse sıkıyönetim ilan edilecek hale gelirdi. Neyse iş silahlı çatışmaya varmadan soğumaya bırakıldı, kan davası sonra biter gibi oldu. İşte bu yüzden o arkadaşla o liseden olmasına rağmen iyi sıcak ilişki kurabildik diyorum. New York Belediye Başkanlığında çalışan birçok arkadaşı olduğunu anlatmıştı. Ben de büyük şehirlerin belediyecilik çalışmalarına amatörce ilgi duyduğumdan onun anlattıkları bana çok ilginç gelmişti. * Dava bittikten sonra hiç konuşmamıştık. Ama bir ay kadar önce bir derginin internet sitesinde New York Belediyesi'nin şehirdeki bazı parklara yiyecek kabinleri yerleştirme projesi üzerine çalıştığını anlatan bir haber gördüm ve arkadaşa bunu sormak için telefon ettim, o da kendi kaynaklarını aradı ve böyle bir proje üzerinde çalışıldığını söyledi bana.