Oray ile Özkök'ü görürüm diye korktum ama yine de gittim
Altı ay önce babam "Oğlum ikimiz de insanları sevmiyoruz, eh dışarda da görecek fazla bir şey kalmadı, ne dersin ikimizde bir yıl boyunca evlerimizden çıkmayalım var mısın, bakalım hangimiz ilk önce delirecek onu da görürüz" dedi...
Ben de bir hata yaptım ve bu öneriyi kabul ettim.
Hatam evde bu kadar uzun süre kalamayacağımı düşündüğümden değildi. Babamın delirmesi mümkün değildi çünkü o zaten had safhada delirmiş haldeydi, tımarhanelik derecede çıldırmış durumdaydı zaten. Onun bu yarışta kaybetmesine imkan yoktu yani, bunu unutmuştum.
MANHATTAN'I ARTIK GÖRMÜYORUM
Altı ay su gibi akıp gitti. Evde canım hiç sıkılmadı ama aynı şeyi karım Rana için söylemem mümkün değil o benim devamlı evde bulunmamdan pek hoşlanmışa benzemiyordu.
Geçen hafta bir ara "Yahu ben İstanbul'da otururken bile Manhattan’ı daha fazla görüyordum şimdi trenle yarım saat ötedeyim şehri nerdeyse hiç görmüyorum. Olacak iş değil" dedim ve şehre inmeye karar verdim. İnmişken bari bir şeyler de göreyim diye hakkında günler öncesinden konuşulmaya başlanan Metropolitan Müzesi Moda galasını uzaktan seyredeyim dedim.
ALLAH'TAN GELMEDİLER
Bu kararı aldım ama gitmeye de korkuyordum. Çünkü orada Oray Eğin’i ve Ertuğrul Özkök'ü de görürüm diye endişeliydim. Oray şehirde böyle olayları zaten hiç kaçırmıyor. Özkök ise bu sene teması 'Camp stili' olan galaya geleceğini daha önce yazmıştı.