Seyretsem ne olacak ki?

Amerika’da Spotlight adlı bir film gösterime girmiş. Karım, “Mutlaka seyretmelisin” dedi. Tanıştığım ve nasıl çalıştığına şahit olduğum Washington Post Gazetesi Yayın...

Amerika’da Spotlight adlı bir film gösterime girmiş.

Karım, “Mutlaka seyretmelisin” dedi.

Tanıştığım ve nasıl çalıştığına şahit olduğum Washington Post Gazetesi Yayın Yönetmeni Martin Baron’un gerçek yaşam kesitini anlatan bir filmmiş.  

Baron, Boston Globe Gazetesi’nin yayın yönetmeniyken gazete, çocuk tacizcisi rahipler hakkında bir araştırmacı gazetecilik yapmış, çok önemli sonuçlar almış ve Pulitzer Ödülü kazanmıştı.

Karımın uyarısıyla filmin içeriği ve tonu hakkında bilgilendikten sonra filmi katiyen seyretmeme kararı aldım.

“Seyretsem ne olacak ki, hiç görmesem daha iyi” dedim, karım da bana hak verdi.

Çünkü gazeteler ve gazetecilik üzerine bu tür filmler mesleğimizi yüceltiyor, bizleri kahraman olarak gösteriyordu.

Bizler de bu ve buna benzeyen filmler nedeniyle kendimiz hakkında olmayacak ve Türkiye şartlarında katiyen gerçekleşmeyecek varsayımlar yapmaya başlayabiliyorduk.

Açıkçası bu, olmayacak duaya amin demek anlamına gelecekti.

*

Günümüzün şartlarında kendimiz ve mesleğimiz hakkında absürt hayaller kurmak yerine gerçekçi olmaya mecburuz.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Seçim sonucu neden böyle oldu? 12 Mayıs 2023 | 302 Okunma Kitabın ortasından konuşuyorum ve diğer lüzumsuz seçim notları 08 Mayıs 2023 | 280 Okunma Alevi tartışması 05 Mayıs 2023 | 254 Okunma Dün bu yazıyı yazarken... 01 Mayıs 2023 | 182 Okunma Mea Culpa 28 Nisan 2023 | 163 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar