2017 bize ne getirecek?
Gelecek bilinmezdir. Ancak kestirilebilir.Hele ki onu siz inşa ediyorsanız...Bunu da biz projeksiyon, tahmin gibi kelimelerle ifade ediyoruz.Bilinmezlik "mutlak" olunca, her tahmin "hata" içerir. Hata içeriyor diye geleceği tahminden vazgeçmeyişimiz de...
Gelecek bilinmezdir. Ancak kestirilebilir.
Hele ki onu siz inşa ediyorsanız...
Bunu da biz projeksiyon, tahmin gibi kelimelerle ifade ediyoruz.
Bilinmezlik "mutlak" olunca, her tahmin "hata" içerir. Hata içeriyor diye geleceği tahminden vazgeçmeyişimiz de "yarın ne olacak?" merakın dayanılmaz cazibesine dayanır.
Aslında her gelecekçinin (futurist) tutmayacak bir tahmini vardır.
Bırakın falcılık tekniklerini, önümüzdeki dönemin bütçesini planlayanları dahi çuvallamasına, "öngörülemeyen gelişmeler" yol açar.
Şu sıralar Türkiye'nin geleceğine dair pek çok projeksiyon yayınlanıyor. 2023'e dair "hedef" haline getirdiklerimiz de bir nevi tahmin aslında.
Goldman Sachs'ın 2035, 2050 dünyasına dair araştırmalarını inceledikçe, Türkiye'nin ilk 10'da yer aldığını görüyorsunuz.
Gelecekçilerin kullandığı onlarca yöntem içinde "en az saçmalayanı" diye biri yok. Karmaşık modeller ve yoğun algoritmaların ıskaladığı gerçeği bazen bir tarotçu veya kristal küreye bakan falcı, daha isabetli görebiliyor. Burada sorun, araştırmanın zaten "muğlak" özrüne rağmen, beklenti yönetiyor olmasıdır.
Hatırlıyorum 1982'de tahmin modelleriyle yoğunlaştığım doktora dönemimde, henüz siyah beyaz yayın yapan TRT'nin renkli yayına geçişine dair bir araştırma incelemiştim. Her sayfası denklem salkımı gibi matematik taşan bu bilimsel(!) çalışma, önümüzdeki 10 yıl içinde; TRT yayınları içinde renkli oranının %50'ye varacağını söylüyordu.
Sonuç; ertesi yıl TRT %100 renkli yayındaydı. Çalışmanın öngöremediği, teknolojideki kırılma idi ve doğal olarak çuvallamıştı. Zira geleceği tahmin ederken Parmenides körlüğü yaşamış, bugünü dönüştürmeden, dünü yarına taşımıştı.