Bayram yoksula da gelir
Yoksulluk, tanımını, "bir şeylerden yoksun olmak" ve bu şeyler her ne ise onlardanmahrumiyet olarak tanımlıyoruz. Kimine göre bu günlük bir "kalori" hesabıdır. Kimine göre de hane halkının, bilmem kaç bin...
Yoksulluk, tanımını, "bir şeylerden yoksun olmak" ve bu şeyler her ne ise onlardanmahrumiyet olarak tanımlıyoruz. Kimine göre bu günlük bir "kalori" hesabıdır. Kimine göre de hane halkının, bilmem kaç bin liralık kazancı olamama halidir. Kimisi debilgisizliği, ilgisizliği yoksulluk olarak tanımlıyor.
İnsanın, ihtiyaçları sınırlı fakat istekleri sonsuz... Kaynakları kısıtlı fakat iştahı sınırsız... Kısıtlı kaynaklarla sonsuz istekleri arasındaki "temel ihtiyaçlarını" karşılayamama hali deyoksulu şekillendiriyor.
Herkesin yoksulluk tanımı ayrı. Yükselen değerleri topluma dayatıp, bir şekilde kendi içinde dengeye gelmiş ihtiyaç tatminini bozduk. Sonsuz istekleri "ihtiyaçmış gibi" gösterip, buna ulaşamayanları zaten "yoksullaştırdık."
Bu da yetmedi, onlara iş ve aş üretme konusunda gayret göstermek yerine, "sırtımızda taşıdığımız, bizi Batı'ya mahcup eden..." diye aşağıladık.
Şimdi de onlar için farklı bir şey yapmıyoruz. İş vermiyoruz, önemsemiyoruz, görmezdengeliyoruz. Hâlbuki inancımız, "komşusu aç iken uyuyan, bizden değildir" diyordu. Onlar için zekât kurumumuz vardı.
2 milyon Suriyeli mülteciye kucak açan gönlü bol bir ulus olarak, şükür ki yoksulu gözeten zekâtını fazlasıyla veren, binlerce hayırseverimiz var. İyi ki de varlar...
Ancak yoksula sırt çevirmeyi marifet sayanlarımız da çok... Böyle düşünenlerin kaçırdığı şudur: Eğer insanımızı yoksulluktan kurtaramaz iseniz, toplumsal bomba olur, size de rahat yüzü vermezler.