Darı ambarında açlıktan ölen tavuk
Tarih sahnesinde tutunabilmenin, bilinen ve denenmiş 3 temel dayanağı vardır. 1- Tarihi kültürel miras, 2- Doğal kaynaklar ve 3- Yerel kabiliyetler… Uluslar, bu üç dinamiği "VE" şartıyla gerçekleştirdiğinde...
Tarih sahnesinde tutunabilmenin, bilinen ve denenmiş 3 temel dayanağı vardır.
1- Tarihi kültürel miras, 2- Doğal kaynaklar ve 3- Yerel kabiliyetler… Uluslar, bu üç dinamiği "VE" şartıyla gerçekleştirdiğinde tarihin başat aktörü olur, bir veya bir kaçını yitirdiklerinde ise geri kalırlar, göçer, hatta yok olurlar.
TARİHİ KÜLTÜREL MİRAS: Dünyada 1 milyon yerleşke, 19 bin turizm varış noktası, 100 yıldan yaşlı 1000 kent ve 1000 yıldan eski 100 kadim şehir var.
Anadolu, tarihi ve kültürel miras açısından en seçkin coğrafyalardan birine ve kadim kentlere ev sahipliği yapıyor.
DOĞAL KAYNAKLAR; Bu cennet vatanda, fauna (hayvan varlığı) flora (biyoçeşitlilik) zenginliği yanı sıra 4 mevsim, 7 iklimi yaşayabiliyor, suyu, havasıyla yabancıların gıpta ettiği toprakların sahibiyiz.
YEREL KABİLİYETLER: Ancak ilk iki dinamiğe rağmen cennet vatanın sunduğu potansiyellere erişme noktasında sıkıntılarımızın ana kaynağı da bu… Fındık örneğini vereyim; dünyada bu bitkinin üçte ikisi Anadolu'dadır. Var yılında, 4 kentimizdeki 400 bin aile en fazla 2,5 milyar $ kazanabilirken, bizden aldığı cüzi fındıkla İtalya'daki 1 firma, 13 milyar euro kazanır.
Sözü tarıma getirmek istiyorum. Türkiye tarım kartını henüz oynamadı… Oysa tarım toplumunun başladığı bu topraklar, Yukarı Mezopotamyası, tarıma elverişli arazileriyle "yerel kabiliyetler" oluşturabilmişti.
Soru şudur; tarihi süreçte toprak aynı, hava aynı iken nasıl oluyor da gıda ambarı Anadolu bugün, dışa bağımlı bir ülke haline gelebildi? Cevap daha dramatiktir; yerel kabiliyet eksikliğinden… Nedir bu eksiklikler? Çiftçimiz gelenekten gelen bilgeliği yitirdi, yerine modern tarımı da ikame edemedi. Toprağı donanım olarak sayarsak, tohum; yazılımdır ve biz başka ulusların yazılımlarıyla milli tarım yapamıyor, darı ambarı üzerinde açlıktan ölen tavuk sendromu yaşıyoruz.
Dünyanın en büyük toprak ağası sayabileceğimiz TİGEM dahi yıllarca vizyonsuzların elinde yağmalanageldi. Şimdi bu alanda umudumuzu yeşertecek "yerel kabiliyet" devreye alınmalı.
Tarım kartımızı henüz oynamadık. Bu; geleceğe dair umut dolu iyi haber olabilir.
Tarım 4,0 için atılacak tüm yürekli adımları destekliyor ve eğer tek eksiğimiz olan "yerel kabiliyetleri" bulup çıkaramaz ve toprağa tohumun yanı sıra bilgelik ekemez isek kendi hazinemizin dilencisi olmayı sürdüreceğimizi haber veriyorum.