Diyarbakır’da kayyum farkı
Sabah Yazarlar Kulübü'nün "Türkiye'nin Seçimi" paneller dizisinde dün Diyarbakır'daydık. Konferans salonunu dolduranlarla dönüm noktasındaki ülkeyi, seçimin ardından beklenen yeni yapıları tartıştık....
Sabah Yazarlar Kulübü'nün "Türkiye'nin Seçimi" paneller dizisinde dün Diyarbakır'daydık. Konferans salonunu dolduranlarla dönüm noktasındaki ülkeyi, seçimin ardından beklenen yeni yapıları tartıştık. Söyledikleri, Türkiye gibi Diyarbakır'ın da kabuk değiştirmenin eşiğinde olduğuydu.
Bundan 9 yıl önceyi hatırlıyorum. Yerel seçimleri yakından izlediğim dönemde iki şehrimizde "hizmet siyasetinin" çalışmadığına tanık olmuştum. Bunlardan biri İzmir, diğeri de Diyarbakır idi.
Öyle ki hizmet belediyeciliğinde üstün başarılarına rağmen İzmirli seçmen "arsenikli su içerim yine Ak Parti'ye oy vermem" diyebiliyordu. Zira ulusalcılık kimliği ağır basıyordu. Diyarbakır da Kürt kimliği üzerinden vaatlere yaklaşıyor ve hizmetin bu yerde itibarı yoktur diyebiliyorlardı.
Aradan geçen 9 yılda çok şey değişti. PKK terörünün sindirildiği, güvenlik politikalarının yeşerttiği uzun dönemde surlar ve sırlar kenti de değişti. Kadim geçmişine yaraşır projeler devreye alındı. PKK hendekleri, hizmetle kapatıldı.
Burada dikkatimi çeken kayyum belediyeciliğinin kimlik siyasetini aştığıdır. Dinleyicilerin panelde yönelttiği soru ve görüşlerin bileşkesi özetle şu: Kayyum Başkan Cumali Atilla ile hizmetle tanıştık. 20 yılda yapılmamışlar gerçekleşti. Diyarbakır dönüştü, gelişti. Hizmet ile tanıştık...
Ancak bir uyarı da var salondan... "Vatanseverlik testinden bıktık; yapılan hizmetlerin samimiyetine gölge düşürüyor her seferinde vatan haini olmadığımızı ispata zorlanmak. Cumhurbaşkanı barış için de hizmet için de fırsattır bize..."
Bu bölgeyi İstanbul'dan, Ankara'dan değerlendirme hatasından kurtulmanın yolu, buraya gelmek ve seçmenle konuşmaktır. Biz de bunu yapıyoruz zaten. Görünen, kimlik siyaseti zayıflarken hizmet siyasetinin yükseldiğidir.