Fabrika ayarları
Son 2 krizden 8'ini bilen ekonomistlerden değilim. Ülke batıyor diye yaygara yapanlara da sinir olurum. Ancak sürekli alkışla olmadığını bilir, işler kötüye gidiyorsa, herkesten önce haber...
Son 2 krizden 8'ini bilen ekonomistlerden değilim. Ülke batıyor diye yaygara yapanlara da sinir olurum. Ancak sürekli alkışla olmadığını bilir, işler kötüye gidiyorsa, herkesten önce haber veririm. Zira kötü haber tez yayılmalı, iyi haber bekleyebilir.
İyi haber seçim sürecinde daraltılan ufkumuzun yeniden açıldığı, sandıktan 2023 vizyonuçıktığıdır. Kötü haber ise pek çok kesimin henüz bunu idrak edememesi, eski ezberleretakılıp kalmasıdır.
Türkiye bir tercih yaptı ve Ak Parti'yi tek parti olarak yeniden yönetime getirdi. Bu davranışıyla, hızlı büyüme, artan istihdam, gelen sermaye, hızlanan yatırımlar vegenişleyen piyasalardan yana tercihte bulunmuş oldu. Her tercih bir vazgeçiş ise duran adamlardan, çözüm üretmeyenlerden, hantal yapılardan vazgeçti.
2011'de Ak Parti %49.8, CHP %25.0, MHP %13 oy aldığı dönemde Türkiye, %8.8büyümüş, 16 milyar $'ı aşan sermaye girişi olmuş, işsizlik, faiz olağanüstü gerilerken, döviz istikrarlı, Lira değerlenmiş, ihracat şaha kalkmıştı.
Bu seçime bakıyoruz; Ak Parti %49.4, CHP %25.4 ve MHP %11.9 oy almış. Ben bu sonucu vatandaşın, ateş çemberindeki Türkiye'nin bir yandan güçlü hükümetle yönetilirken diğer yanda ekonomide 2011'in fabrika ayarlarına dönme isteği olarak yorumluyorum.
CHP'nin aynı kalması, bana göre başarı sayılmalı. Zira ekonomi çalışamadan seçime gidilemeyeceğini anlaması "etkin" olmuş ama "yeterli" olmamış. MHP ise "bizimle yürü Türkiye" sloganına rağmen Bahçeli'nin "duran adam" figürü yüzünden baraj sınırınadüştüğüne tanık olduk.