Her şey yakınsıyor ulus devlet hariç
Dünya Mobil Kongresi için Barselona'dayız.Dünya teknoloji devleri, yıl boyunca geliştirdikleri hünerlerini burada sergiliyor, dünyanın dört köşesinden gelen katılımcıları etkilemek için eteklerindeki...
Dünya Mobil Kongresi için Barselona'dayız.
Dünya teknoloji devleri, yıl boyunca geliştirdikleri hünerlerini burada sergiliyor, dünyanın dört köşesinden gelen katılımcıları etkilemek için eteklerindeki taşları döküyor. Görünen, sanal gerçeklik ve görüntü teknolojilerinin bu yıla damga vurduğudur.
Yakınsama, birbirinden ayrı duran kavram, icat ve teknolojilerin birbiriyle daha yoğun ilişki kurması hatta ötekine dönüşmesini anlatır.
Telefon, televizyon, bilgisayar, fotoğraf makinesi, kamera, termometre, pusula, gönye ve daha yığınca farklı aletin cebimizde tek cihazda buluşması, yakınsamanın somut göstergesi.
Ancak bu kavramlar yakınlaşırken, iş modelleri de benzeşir hatta bütünleşir olmaya başladı. Burada Turkcell CEO'su Kaan Terzioğlu'nun PayCell kartını dinlerken, bankanın nerede başlayıp perakendenin nerede sonlandığını, evimizdeki elektrik saatinden cep faturasına dek yığınca çözümün yakınsadığını, bütünleştiğini anlıyorum.
Bu yakınsamada, teknoloji sayesinde mekân kavramının yeniden tanımlanıyor olması büyük etken.
Bulunduğu yeri algılayan cihazların, bizleri Matriks filmindeki gibi sisteme dâhil ettiği, George Orwell'in "1984" romanındaki gibi büyük ağabeyin bizi gözetlediği dünyaya taşıdığını anladık.
Cebimi her açtığımda kimliğim, bulunduğum yer ve geçmişe yönelik bütün hayat hikâyem anında sistem tarafından bilinir olmasına rağmen, ulus devletin kurumlarının bu gelişme ve teknolojilerden haberdar değilmiş gibi davranmasını ise anlamıyoruz.