İhracattan büyük inovasyon var mı?
Sizi bilmem ama ben inovasyon konusunda feci ikna edilmiş durumdayım. Feci diyorum zira inovasyona dair içeride dışarıda yüzlerce toplantıya katıldım, konuşmacı oldum, izledim, yazdım, savundum. Öyle ki "ha" diyen olsa...
Sizi bilmem ama ben inovasyon konusunda feci ikna edilmiş durumdayım. Feci diyorum zira inovasyona dair içeride dışarıda yüzlerce toplantıya katıldım, konuşmacı oldum, izledim, yazdım, savundum. Öyle ki "ha" diyen olsa, dalmayacağım inovasyon projesi yok.
Ancak bir sorun var; ortada inovasyonun lafı var fakat lafla peynir gemisi yürümüyor. İnovasyon şayet, eski köye yeni adet getirmek, fikirle parayı buluşturmak ise bunu hayata geçirme zamanı gelmedi mi? Fikri dilimize pelesenk etmek "gerek şart" olabilir ama inovasyon için harcadığımız kaynağın bir karşılığı olması gerekmez mi?
Son büyüme rakamlarına bakıyoruz; devlet ve vatandaşın tüketimiyle büyümüşüz. Yatırım ve ihracatın bırakın büyümeye katkı vermeyi, bizden götürdüğüne tanık olduk. Tam da bu noktada her ay çift haneli küçülen ihracatı artırmaktan daha önemli inovasyon olabilir mi?
Zaten İnovasyon Haftası sahibi ve bu yıl 4'üncüsünü gerçekleştiren Türkiye İhracatçılar Meclisi, yenileşim fikrini toplumun her kesimine aşılamış iken şimdi ihracat için inovasyona başlayabilir mi? 70 bin ihracatçı, "acaba gerileyen ihracatı artırmak için hangi inovasyon adımlarını atabiliriz?" diye dertleniyor mudur?