Masanın hangi yanı?
Acaba ülkenin en büyük işçi örgütü Türk- İş'in savunduğu sendikal ilkeler kendisinin patron olduğu işyerlerinde geçerli mi? Doğal olarak buna "evet" deme ihtiyacı duyarız ama öyle...
Acaba ülkenin en büyük işçi örgütü Türk- İş'in savunduğu sendikal ilkeler kendisinin patron olduğu işyerlerinde geçerli mi? Doğal olarak buna "evet" deme ihtiyacı duyarız ama öyle değildir...
Yangın yeri itfaiye ise itfaiyeci ne yapar? Doğal olarak işini yapar ve alevin nereden çıktığına bakmadan, görev tanımı gereği, kendi yangınını da söndürür. Fakat söz konusu sendika ise masanın hangi tarafında oturduğu, davranışını belirler...
Türkiye'nin kayıp yılları dediğim 90'lardan Türk- İş'e dair birkaç not hatırladım. Hiper enflasyona koştuğumuz dönemlerde kamu çalışanı ile konfederasyon, toplu sözleşme masasındadır. Sendikanın talebi, %400 gibi akıl dışı oranlarda dolaşmaktadır.
Bugün 5+4 gibi oranları konuştuğumuz dönemde %400 size fantezi gelebilir ama değil... Sendikanın tek gündemlik önerisi, koyun pazarlığı gibi, böyle uçuk oranlardı ve sıkı pazarlık süreciyle Türk- İş ile kamu %169 oranına imza atmıştı.
Ertesi haftayı hatırlıyorum; bu defa Türk -İş, patronu olduğu Toleyis'teki 69 çalışanı ile masaya oturmuş, %169 gibi zaferle(!) kamuyla pazarlık masasından kalkan patron sendikacı, kendi çalışanına ancak %69 zam vermiş, itiraz edenleri de kovmuştu.
Değişen ne olmuştu? Çok basit; Türk sendikacısı Türk -İş, masanın karşı tarafında idi. Talip (isteyen) olmaktan çıkmış matlub (istenilen) haline gelmişti. Kamu karşısında aslan kesilen sendikacı, kendisinden hak talep edilince cimri ve zalim patrona dönüşmüştü.
Peki, üzerinden çeyrek asır geçmiş bu öykü, bugün değişti mi? Bir yargıya varmak istemiyorum fakat sendikal haklara bakışta aslında değişen fazla bir şey olduğunu sanmıyorum.