Ortaklığı başarırsak
Ömrü onlarca ortaklık kurarak geçmiş duayen bir işadamımız anlatıyor; "Yürümeyen ortaklıklarda, ortaklardan biri para, diğeri de tecrübe kazanır." Aradan geçen yıllar içinde para kazananlar yine...
Ömrü onlarca ortaklık kurarak geçmiş duayen bir işadamımız anlatıyor; "Yürümeyen ortaklıklarda, ortaklardan biri para, diğeri de tecrübe kazanır." Aradan geçen yıllar içinde para kazananlar yine ortağını dolandırma çakallığından kurtulamayıp kaybolurken, tecrübe kazanan, hâlâ ayaktadır ve daha az hata yapmaktadır.
Peki, nedir bizde yanlış giden? Geçen yıl Cumhurbaşkanı; "ortaklık kültürünü oluşturduğumuz gün Türk milletinin önünde kimse duramaz" diyor ve paylaşımcı özelliğimize dikkat çekiyordu.
15 Temmuz'da darbeci haydutları tepeleyip Yenikapı'da farklı görüşten milyonları bir araya toplayıp, günlerce meydanlarda yan yana demokrasi nöbetleri tutarken, birbirimizi dolandırmadan ortaklık kurabileceğimizi yeniden hatırladık.
Türkiye'nin iş yapma kültürüne ortaklık kavramının sokması, son derece hayati öneme sahip. Zira son 14 yılda 3'e katlanan ekonominin bir sonraki sıçraması önündeki en büyük engellerden biri de ölçek ekonomisidir, işbirliği, işbölümü alışkanlığımızın olmayışıdır.
Oysa paylaşımcı milletiz ve her ne kadar unutturulmuş olsak da Ahilik geleneğinde bu sosyal genleri muhafaza ediyoruz. Misal bizde iyiler ittifakı yoktur. Azıcık aşım kaygısız başım düsturu kişide şık durur fakat küresel oyuncu iddiasındaki işletmeler için zaaftır.
Anadolu Kaplanları, Türkiye'nin üst lige tırmanmasında, doğru vites idi… Çabuk doğan çabuk ölen, kaybedecek şeyi olmadığı için daha fazla risk alan, az sermaye ile fazla istihdam oluşturan, gözü pek, Anadolu dinamizmi…