Senede bir gün
Eski bir şarkıdır. Eski bir Türk filmi aynı zamanda... Ekende yok biçende yok. Yıl boyu ortalıkta yoktur ama senede bir gün esas oğlan esas kız, sahne alır. Yeter mi? Yetmez... Zaten bu yüzden hüzne dairdir. Bizim...
Eski bir şarkıdır. Eski bir Türk filmi aynı zamanda... Ekende yok biçende yok. Yıl boyu ortalıkta yoktur ama senede bir gün esas oğlan esas kız, sahne alır. Yeter mi? Yetmez... Zaten bu yüzden hüzne dairdir.
Bizim sendikalarımız, senede bir gün kahramanıdır.
Ekerken yokturlar... Üretim, dertleri değildir. Ekmek teknesinden ziyade ağalarının o tekneden ne götürdükleri önemlidir.
Biçerken yokturlar... İşyeri çalışma şartları, iş kazaları... Dert etmezler... Onları yasalar çözsün. Sendikanın ilgisi ve bilgisi bu alanda yeşermez.
İşsizler, sendikaların kapsama alanı dışındadır. Baz istasyonları tektir ve o da koyun pazarlığı gibi ücret pazarlığından öteye taşmaz. Dayanışma aidatı ödemeyen veya kovulduğu için artık ödeyemeyen, bunların ilgisini çekmez.
Eğitim? Birkaç iyiyi ve kurumunun hakkını veren sendikayı özenle dışarıda bırakarak söylüyorum; genelde sendikanın derdi değildir. Çünkü yılda bir kez sahneye çıkar güç gösterir. O güç ile de toplu pazarlık masasına oturur, zam koparır.
1 Mayıs? Emek ve Dayanışma Bayramı'nı dün kutladık. Bir kez daha biz emekçilere kutlu olsun. Ancak senede bir gün sahne alan ve bu sahneyi de nedense Taksim'de kurmak isteyen köhnemiş sendikalar yüzünden bayram değil ıstırap yaşıyoruz.
1 Mayıs artık ne bahar bayramı ne de emek bayramı olabiliyor bu senede bir gün sendikacıları yüzünden... Anadolu'da ve İstanbul'un farklı yerlerinde bayram coşkusuyla toplananların da huzurunu çalıyor, insanları evlerine hapsedip ekran başında "olay yeri incelemesine" mahkûm ediyorlar.