Yerli marka otoda stratejik işbirliği
Sorun net; 3 tarafı denizler ve 4 tarafı sorunlarla çevrili bu coğrafyada, güçlü sanayisiz var olmak mümkün müdür? Cevabım, en az sorum kadar net: Hayır, mümkün değildir. Zira tarihin doğru...
Sorun net; 3 tarafı denizler ve 4 tarafı sorunlarla çevrili bu coğrafyada, güçlü sanayisiz var olmak mümkün müdür? Cevabım, en az sorum kadar net: Hayır, mümkün değildir. Zira tarihin doğru tarafında kalmak, ancak ve ancak güçlü Türkiye ile mümkün.
Otomotiv, sanayisi güçlü ülke çıktısıdır. Eğer bir ülkede otomotiv varsa, o sanayi iklimi, artık çok şeyi başarıyor demektir. Kaldı ki otomotiv, bu çetin coğrafyada, bin yıldır başkasının ürettiği silahla savaşmaktan kurtulmanın, teknolojik adıdır.
1937'de dünyanın en iyi otosunu üreten Mercedes'i 1938'de dünyanın en iyi tankını üretirken bulduk. 1937'de dünyanın en lüks otosunu üreten Rolls Royce'u, 1938'de dünyanın en iyi uçak motorunu üretirken bulduk.
Kendimize has teknolojinin kuluçkası otomotiv ise yerli marka oto üretimini, söylemden eyleme dönüştürmekte geç kalma lüksümüz olamaz. Nitekim geç bile kaldığımız söylenebilir.
Tam da bu noktada ilk yerli otoda Marmara Havzası güç birliği anlaşması, hayati önem taşıyor. Ben buna "iyiler ittifakı" diyorum ve yıkıcı rekabet yerine "işbirliği + işbölümü" tercihinin, baht dönencesi olacağını şimdiden görüyorum.
İstanbul Sanayi Odası ve Bursa Ticaret ve Sanayi Odası'nın yerli marka otomobil için attığı adımın, diğer kentlerin arasında da çalışan yeni zihin modeline dönüşebileceğini düşünüyorum.
Az olsun benim olsun mantığı yerine, kentsel, sektörel maksimizasyon yerine Türkiye optimalinde buluşmanın adıdır bu Havza Protokolü... Taraflar, yetkinliklerini birleştirip daha güçlü sanayi için işbölümü yapabiliyorsa, Türkiye daha güçlü olabilecektir zira...
İSO Başkanı Erdal Bahçıvan "havza protokolüne İstanbul'un en büyük 5 üniversitesini de dahil ettik. Böylece bilim yalnızca bilim için değil, aynı zamanda yüksek katma değerli endüstri için de üretim yapacak" görüşünde.