Türkiye varlıklarındaki kayıplar tehdit mi, fırsat mı?
Güçlü dolar ve son yedi yılın en yüksek seviyesine çıkan ABD tahvil faizleri risk iştahını bozarak gelişmekte olan ülke varlıklarını vurmaya başladı. Buna karşın gelişmiş...
Güçlü dolar ve son yedi yılın en yüksek seviyesine çıkan ABD tahvil faizleri risk iştahını bozarak gelişmekte olan ülke varlıklarını vurmaya başladı. Buna karşın gelişmiş ülke borsalarında henüz bir bozulma yok.
Faizlerdeki yükselişin hızlandığı Nisan ayı başından beri gelişmekte olan ülke borsaları yüzde 5 yükseldi. Güçlü büyüme ve şirket karları yükselen faizlerin değerlemeler üzerinde yarattığı aşağı yönlü baskıyı telafi etmiş görünüyor.
Arz yönlü baskılarla yükselen petrol fiyatları enflasyon beklentilerini yukarı çekerek tahvil piyasalarını baskılıyor. Ancak gelişmiş ülke tüketici davranışlarında önemli bir bozulma yok. ABD perakende satış verileri yüksek faize ve artan petrol fiyatlarına rağmen tüketimin güçlü seyrettiğini gösteriyor.
Gelişmekte olan borsaların Wall Street ile arasında pozitif korelasyon bozulmuş durumda. Riskten kaçma eğiliminin hakim olmasıyla birlikte hisse senetleri, yerel tahvil ve döviz kurlarıyla birlikte hareket etmeye başladı.
Türkiye’de bu eğilim daha da belirgin olarak gözüküyor. Güçlü büyüme ve rekor şirket karlarına rağmen MSCI Türkiye son bir ayda yüzde 10, üç ayda yüzde 28 değer kaybederek açık ara en kötü performans gösteren piyasa oldu.
Küresel dalgalarla ekonominin aşırı ısındığı, cari dengenin bozulduğu ve enflasyonun yükseldiği bir döngüde karşılaşan Türkiye varlıklarındaki satışlar dünyaya göre çok daha şiddetli geçiyor.
Ekonomik realite aşırı ısınan bir ekonominin dış kaynak bulmanın zorlaştığı bir konjonktürde yavaşlamasını gerektiriyor. Politik realite bir ay sonra seçime girecek bir ekonomide popülist harcamalara devam edilmesini gerektiriyor.