Anayasada muhalefet ne yapıyor?
Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacının olduğu, darbe anayasasının siyasi ve toplumsal krizlere yol açtığı, yapılan değişikliklerin anayasayı yamalı bohçaya çevirdiği, maddeler...
Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacının olduğu, darbe anayasasının siyasi ve toplumsal krizlere yol açtığı, yapılan değişikliklerin anayasayı yamalı bohçaya çevirdiği, maddeler değişse de anayasanın ruhunun “darbeci” olduğu ifadelerine hepimiz fazlasıyla aşinayız.
1980’li yılların ikinci yarısından bu yana siyasetçilerin, sivil toplumun anayasaya yönelik ortaklaşan eleştirileri bunlar.
Bu eleştiriler, özellikle geçtiğimiz parlamento döneminde dört partili bir anayasa masası kurulmasına ve aylarca süren çalışmalar yürütülmesine altyapı hazırladı.
Ancak toplumsal beklenti ve iyi niyet partilerin kırmızı çizgilerinin bir noktada yumuşamasına yetmedi.
1 Kasım sonrası için bu nedenle beklenti büyüktü.
Ama yine olmadı.
Başkanlık ve rejim tartışmalarına odaklanan partiler için diğer maddeler çok geri planda kalmıştı.
CHP’ye göre Cumhurbaşkanı ve TBMM Başkanı, Ak Parti’ye göre ise CHP nedeniyle masa henüz 3. toplantıda devrildi.
Masa devrildikten sonraki manzara netleşti.
Ak Parti, yol haritasının son seçeneği olan kendi teklifini Meclis’e getirme konusunda kararlı.
Dün Ak Parti grup toplantısında konuşan Başbakan Ahmet Davutoğlu, anayasa çalışmalarını hızlandırma kararı aldıklarını yeniden vurguladı.
Başbakan, “Önümüzdeki günlerde Ak Parti AR-GE Başkanlığımız da düzenleyeceği bir dizi çalıştayla anayasa yazım sürecine katkıda bulunacak. Yazım heyetimizi belirleyerek anayasa yazım sürecini başlatıyoruz. Allah’ın izniyle önümüzdeki 2-3 ay içerisinde milletimize söz verdiğimiz yeni anayasa vaadimizi yerine getirerek, anayasa taslağımızı milletimizin takdirine sunacağız. İnşallah bu çalışmalar neticesinde milletimiz nihayet özgürlükçü, demokratik ve sivil bir anayasaya kavuşmuş olacak” dedi.
Ak Parti’nin teklifinin en kritik kısmı başkanlık.