‘Gerçek kararsızlar yüzde 4’
Türkiye, sonuçları itibarıyla çok boyutlu bir seçime gidiyor.Hangi partinin sandıktan birinci sırada çıkacağından başka her şeyi tartışıyoruz.Meydanlarının ateşi iyice yükselirken...
Türkiye, sonuçları itibarıyla çok boyutlu bir seçime gidiyor.
Hangi partinin sandıktan birinci sırada çıkacağından başka her şeyi tartışıyoruz.Meydanlarının ateşi iyice yükselirken üzerinde durulan iki temel konu var.
Katılım oranı ve kararsızların son kararı.
Katılım oranı tartışmaları daha çok iktidar partisi odağında yaşanıyor. Oy verenlerin sayısı artıkça, Ak Parti oylarının artacağı değerlendirmeleri yapılıyor.
Bir kere, 7 Haziran’da seçimlere katılım oranının Cumhurbaşkanlığı seçiminde olduğu gibi yüzde 73’lerde kalmayacağı, ancak 30 Mart yerel seçimlerindeki gibi yüzde 90’lara vurmayacağı ortak tahmin.
Katılım ibresi yüzde 85-88 aralığını gösteriyor.
“Kime oy verirsen ver ama oyunu mutlaka ver” çağrısını yaptıktan sonra, dün sohbet ettiğim AG Araştırma’nın Başkanı Adil Gür’ün, katılım oranının artmasının iktidar partisine yarayacağı yolundaki yorumlara itirazını paylaşmak istiyorum.
Gür, şunları söyledi:
‘Seçimden sıkıldık’
“Biz, araştırmaları seçmenin tamamı sandığa gidecekmiş gibi yapıyoruz. Katılım oranının yükselmesi veya düşmesi bir tek Cumhurbaşkanlığı seçiminde etkili oldu. Yoksullar sandığa gidemedi. Ege’de, Akdeniz’de, Trakya’da katılım yüksek, doğuda, İstanbul’un, Ankara’nın yoksul semtlerinde katılım daha düşük kaldı. Şimdi, ‘katılım yüksek olursa şuna yarar’ gibi bir teze kesinlikle katılmıyorum. ‘Sandığa gitme refleksinizi şunlardan hangisi iyi şekilde açıklar’ diye soruyoruz. ‘Mutlaka gideceğim, belki giderim, kesinlikle gitmeyeceğim’ cevaplarına partilerin tabanlarına göre baktığımızda birbirine yakın oranda çıkıyor. Dolayısıyla, ‘şunlar az, şunlar çok gidecek’ demek mümkün değil.”
Gür, ortalık bu kadar toz dumanken, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın sözünü ettiği, “rehaveti” ise şöyle açıklıyor: