Kuduz da olduk! Daha ne olması gerekiyor?
Habertürk Gazetesi Yazarı Sevilay Yılman'ın bugünkü (05.11.2022)''Kuduz da olduk! Daha ne olması gerekiyor?'' başlıklı yazısı.
Akranlarım beni doğrulayacaktır... Bizim çocukluğumuzda ailede ya da okulda; "Aman sokakta her gördüğün kediyi, köpeği sevme! Sakın yaklaşma! Dokunma! Eğer olur da hasbelkader ısırır ya da tırmalarsa hemen bir doktora koş! Çünkü kuduz olabilirsin" tembihi sık sık yapılırdı. Risk yoktu aslında ama eskiden gelen bir korku vardı.
Daha doğrusu eskilerden kalan…
Ondan olsa gerek bizim jenerasyon sokak hayvanlarına karşı daha bir mesafeli büyüdü.
İtiraf edeyim ben bu blokajı oğlum hayata geldikten sonra kaldırabildim.
Çünkü daha bebekken sokakta her gördüğü kediyi, köpeği, kuşu, tavuğu, horozu sevmeye çalışan bir çocuktu.
O kadar seviyordu ve severken o kadar mutlu oluyordu ki; o sevgisini törpülememek için büyüklerimin bana yaptığını hiç yapmadım.
O nedenle de hiç bilmezdi, kuduz nedir, nasıl bir hastalıktır falan.
Okula başladıktan çok sonra ders kitaplarından öğrendi.
Ama tabii öğrendiğinde de bir farklılık oluşmadı sokaktaki köpek ya da kedilere karşı sevgisinde çünkü kitaplarda anlatılana göre kuduz artık tarihe karışmıştı…
Görülmesi mümkün değildi artık bu yüzyılda.
Tıpkı veba ya da kolera gibi…
Ama işe bakınız ki insanlık tarihinin en korkutucu ama artık eskilerde kalmış bu hastalığı Türkiye’de hortladı.