Sanki seçime değil savaşa gidiyoruz
ERKEN seçim kararı alınmadan bir ay evvel kadar “İnşallah erken seçim olur” manasında bir yazı kaleme almıştım. O tarihlerde nereden baksanız cumhurbaşkanlığı ve genel seçime 2 seneye...
ERKEN seçim kararı alınmadan bir ay evvel kadar “İnşallah erken seçim olur” manasında bir yazı kaleme almıştım. O tarihlerde nereden baksanız cumhurbaşkanlığı ve genel seçime 2 seneye yakın bir zaman vardı. Ancak bu temennimin tek nedeni şuydu: “Toplum çok gergin, çok stresli. 2 sene bu yük kaldırılamaz. Seçim bir an evvel olsun bitsin ve en azından kısa zaman içerisinde bu gerilim son bulsun...”
Niyetim gerçekleşti ve seçim erkene çekildi. Hem de bayağı erkene. Seçim kararı alındığı gün tamı tamına 64 gün vardı. Bugünden sayarsak eğer 42 gün var. Ve ortama baktıkça samimiyetle şunu söylüyorum: “Keşke seçim yarın olsa da bitse bu işkence!”
Bu yazdıklarıma çoğunuzdan destek alacağımı biliyorum; çünkü eminim siz de farkındasınız ve bunaldınız bu atmosferden. Memleket seçime değil, sanki cenge gidiyor. Sanki 24 Haziran’da halk sandığa gidip oy atmayacak, kılıç kuşanıp seçimin yapılacağı merkezlerde savaş verecek!
İnanın işim gereği olmasa, yani bir gazeteci olmasam, yemin ediyorum“Memlekette ne olup bitiyor acaba?” diye ne sosyal medyayı takip ederim, ne televizyonda haberleri, tartışma programlarını izlerim, ne de gazete okurum!
Çoğu kişinin böyle yaptığını da duyuyorum, hatta görüyorum. Ve açıkçası özeniyorum o insanlara. Çünkü başını Twitter’ın çektiği sosyal medyada millet kelle koltukta birbirine giriyor, ağza alınmayacak hakaret ve küfürlerle birbirine saldırıyor ve savaşa hazırlık yapan düşman ordular gibi birbirlerine bileniyorken onların dünyadan haberi yok!
Mesela bir doktor arkadaşım var. Önceki gün bir vesileyle telefonlaştık. Uzun uzun konuştuk ve baktım ki olan biten hiçbir şey umurunda değil adamın. Ben ona, “Sence ne olur 24 Haziran’da?” diye soruyorum. O bana Netflix’te izlediği filmlerden, dizilerden ve yazın yapmayı planladığı tatillerden bahsediyor.
Evvelden olsa onun bu umarsız hallerine atarlanırdım, “Nasıl bir insansın, memlekette neler oluyor, sen başka bir âlemdesin!” diye. Ama bu defa hiç kızmadım onun bu haline; çünkü çok haklı! Hem haklı hem de akıllı! Dertlenip, stres yapıp kafayı sıyıracağına, duymazdan ve görmezden gelerek ruh sağlığı adına en güzelini yapıyor.