Başörtüye kelepçe hadisesi
"Başörtüsü” mevzuunda benim nötr veya objektif olmamın imkanı yoktur. Hayatımın son 25 yılı, başörtülü kadınların varoluş haklarını savunmakla geçti. Yaranız nereden...
"Başörtüsü” mevzuunda benim nötr veya objektif olmamın imkanı yoktur. Hayatımın son 25 yılı, başörtülü kadınların varoluş haklarını savunmakla geçti. Yaranız nereden kanamışsa, hayatınıza nereden pusu kurulmuşsa, insan olmaya dair kalbinizde işlemekte olan saati, oraya asıyorsunuz. Büyümek, zaman içinde yaraları sarmak, pusuları ters yüz edip düze çıkmak, hatta belki bir gün affetmek bile mümkündür. Lakin ruhunuzda derin izler, hasarlar bırakır... Affetmek unutmak değildir, kayıtlara geçsin isterim...
Benim beynim yanar, başörtüsüyle kelepçeyi yan yana gördüğüm anda.
Bu nasıl bir şey anlatayım mı? Bizim mahallede bir köpek var, yavrularını beyaz renkli bir araba çiğnedi, üç yıl oluyor. Ama o anne köpek, üç yıldır gördüğü her beyaz arabayla aklını yeniden yitirip o felaket gününe dönüyor, kendini o menhus arabanın altına atıyor her seferinde ama yavrularını bir türlü kurtaramıyor işte. Çok mu kötü oldu bu benzeştirme? Benim adımı o köpeğin yanına yazın...
***
Geçtiğimiz gün, Manisa ve Eskişehir’de yapılan emniyet operasyonlarıyla ilgili haberler aracılığıyla gündeme düştü. Paralel yapılanmayla ilgili bir soruşturmaydı aslında başörtüsüyle ilgili değildi. Ama başörtülü bazı hanımlar, bileklerinden kelepçelenmiş bir halde polis otosuna bindiriliyordu.Polisle yaşanmış bir arbede mi vardı, karartacakları bir delil ihtimali veya kaçacaklarına dair aktif bir şüphe mi... Hangisi vardı da kelepçelenmişlerdi?