‘Bir başka kadın hareketi mümkün mü?’
Bu soruyu, Hasan Bülent Kahraman’ın, 8 Mart dolayısıyla kaleme aldığı ve “muhafazakarlığımızı dönüştürmenin” yolu olarak önerdiği “feminizm” hakkındaki yazısıyla...
Bu soruyu, Hasan Bülent Kahraman’ın, 8 Mart dolayısıyla kaleme aldığı ve “muhafazakarlığımızı dönüştürmenin” yolu olarak önerdiği “feminizm” hakkındaki yazısıyla bir kez daha düşündüm. En son Necla Koytak’ın sorduğu bu soruyu devasa bir “kadın hareketi” ütopyası/mitolojisi üzerinden cevaplamaktansa... Belki daha küçük, belki daha sınırlı ama daha gerçekçi olduğu su götürmez, “kadın hareketliliği” üzerinden cevaplamayı yeğlerim. Evet, bence; aynı anda, birçok başka kadın hareketliliği mümkündür. Sadece birbiriyle tokuşan iki görkemli blok altına mahpus edilemeyecek kadar çeşitli ve kendi içinde de süreçler halinde değişimler yaşamakta, statik olmayan, reaksiyoner olduğu için doğaçlama da denebilecek kadar aktivist, hatta mutlaklık konusunda giderek daha fazla kırılgan, pek çok sayıda “kadın hareketliliği” mevcut yeryüzünde... Ve bu kadınların yolları, hayat içinde, zaman zaman, aslında giderek daha çok kesişiyor. Zira küreselleşmenin sunduğu imkanlarla dünya eskisi kadar büyük değil artık. AK Parti İstanbul İl Kadın Kolları Başkanı Av. Şeyma Döğücü’yle yaptığım görüşmede, söz bölgemiz ve ülkemiz için barışa geldiğinde, “kilit hareket ve bu konudaki nihai karar, kadınlarındır” ibaresi çok önemliydi mesela. Dünyada barışa dair kadın deneyimlerinden bahsetti. Kendi medeni birikimimizden kurucu kadın kimliklerinden söz etti... “Kadınların hayalleri var ve hayallerimizi gerçekleştirmek istiyoruz biz” dedi...