Bir nehir gördüm çağlıyordu: Mehmet Güney
Mehmet Güney...Bahariye'deki İnsan ve Medeniyet Hareketi mekanında kendisini dinlerken, sanki bir nehrin kıyısındaydım. Dışarıdan bakıldığında uzun boyu, kararlı ve insanın içine işleyen...
Mehmet Güney...Bahariye'deki İnsan ve Medeniyet Hareketi mekanında kendisini dinlerken, sanki bir nehrin kıyısındaydım. Dışarıdan bakıldığında uzun boyu, kararlı ve insanın içine işleyen bakışları, sağlam hızlı adımlarıyla, sert bir lider... Ama dinlemeye başladığınızda bir gülün kadife yaprakları dökülüyor hemen her jestinde. Pırıltılı şehitlerle dolu bir gökyüzü taşıyor Mehmet Güney sadrında. Göğsündeki İslami hareket ve cihada dair hafıza; sema gibi, şiir gibi. Orada, bir cuma çıkışı Fatih'te kanamış Metin Yüksel'lerin, bıçak yaraları sızlayan Erdoğan Tuna'ların, Hindukuş dağlarında, Tora Bora'larda yatan, fedasından razı gelmiş mütebessim yoldaşlarının, Keşmir'den, Kudüs'ten, Pakistan'dan bir türlü gelmeyen haberlerin, mektubu yazılmamış, kimselere anlatılmamış, kaydı düşü