"Dava..."
Hayatta pek çok şey kazanılır; üniversite sınavı, para, makam, mevki... Bunların hepsini kazanırsınız, ama bir davanızın ve aynı davaya gönül vermiş yoldaşlarınızın olması için önce inanmanız gerekir. Dava ne parayla kazanılır ne de makamla...
Bir yıldız fırtınasına tutulmuşuz gibi, dört bir yandan vefat haberleri yükseliyor. Her vefat ile birlikte içimize bir daha dönüp bakıyoruz, kalbimize doğru yaptığımız bu sızılı yolculukta, altın gibi parlayan günlerimize rastlıyoruz. Ellerimize hayret ediyoruz sonra, bu kurumlu, isli, kireçlenmiş eller kimin elleri... Her vefat bir ayna veriyor avuçlarımıza... Her giden dost, toprağa değil kalbimize veriliyor...
Refah Partisi döneminde, Gaziantep Nizip İlçe Başkanlığını yapmış Ali Yıldırım beyefendi ve eşinin bir hafta arayla vefatları da beni böylesi bir iç yolculuğa çıkarttı. Bakar bakmaz, Allah yolunda, mütedeyyin, samimi ve elbette çok güzel insanlar olduklarını hemen anlayacağınız fotoğraflarına baktım, baktım... Benim gönlüm, çok şükür ki, böyle güzel insanlarla dolu dedim. Pantoloncu Necdet Amca, Kürt Hasan Amca, Hacı Arzu Teyze, Bigalı Selma Abla, Çemişkezekli Abdullah ağabey, Köln’den Güleser Abla, birer yıldız gibi kalbimde parladılar... İsimsiz kahramanlar. Bir davaya gönül vermiş, aşkla bağlanmış, varını yoğunu bu yolda heba etmiş, kendilerini bu mana yürüyüşüne adamış insanlar.