Felaket seviciliğinde üstümüze yok!
2020 zorlu bir giriş yaptı, hem dünyada, hem ülkemizde. Suriye krizi sadmelerini arttırak bizi güvenlik çizgisinden teyakkuz çizgisine geçirtti... İdlip’te yaşanan insanlık krizi artık kapımızda.
Bu insani krizi tek başımıza göğüslemeye çalışırken, önce deprem dalgalarıyla sarsıldık ve Elazığ-Malatya hattında can evimizden vurulduk... Daha gözümüzün yaşı kurumadan Bahçesaray’dan beyaz deprem, ‘’çığ’’ haberleri geldi. Gerçekten de göz gözü görmez o tipinin içinde, canla başla gerçekleşen kurtarma çalışmalarına, canhıraş bir koşuşturmacaya tanık olduk. Tipinin içinde sağa sola koşuşurken, güçlükle fehmedilen kardeşlerimizi göz yaşlarıyla ve dualarla, kalplerimiz sıkışarak seyrettik... Bu arada Çin’de patlak vererek, dalga dalga genişleyen, tüm dünyayı esir almaya namzet, korona virüsü haberleri eşliğinde devam ediyordu kalp çarpıntılarımız. Derken Sabiha Gökçen havalimanından gelen acı haber, parçalanan uçağımız ve yine