Furkan’a ‘Biz buradayız, hiç gitmedik’ diyebilmek için
Furkan Doğan, 2010’da Gazze’ye doğru yola çıkmış barış gönüllüsü filonun en genç mürettebatındandı... 31 Mayıs 2010’da Uluslararası sularda İsrail askerlerince şehit...
Furkan Doğan, 2010’da Gazze’ye doğru yola çıkmış barış gönüllüsü filonun en genç mürettebatındandı... 31 Mayıs 2010’da Uluslararası sularda İsrail askerlerince şehit edildiğindeyse henüz lise son sınıf öğrencisiydi. Furkan bugün hayatta olsaydı tıp fakültesi son sınıf öğrencisi olacaktı...
İsrail, Furkan’ı vurdu. Gözlerine sıfır mesafeden sıkılmış kurşuna, şahittir göklerdeki melekler. Bugün Muharremin 10’udur şahit olsun Efendimiz Hüseyin, kanadı altına alsın Furkanımızı...
İsrail, Furkan’ı vurdu. Annesi habersizdi bundan. Temiz fanila, bir çift çorap, bir kazak koymuştu babasının yanına, oğlum giysin, üşümesin diye... Ah anneciğim, bilmez misin ki üşümez hiç şehitler... Ah anneciğim, Furkan’ın şehadetinden evvel kaleme aldığı en son ve en güzel şeysin sen... “Şehadet mi Annem mi” diye soran meleklerin en genciydi Furkan...
İsrail, Furkan’ı vurdu. Haçlı Seferlerini 1187’de durdurarak tarihe “Kudüs Fatihi” olarak yazılmış Selahaddin Eyyubi’nin kabrinden yükselen en genç seda idi Furkan, vuruldu... 1917’de Kudüs’ü Osmanlı emanetinden alıp yeniden Haçlı esaretine mahkum eden İngiliz Komutan Allenby’nin hiç bitmeyen kininin tekrarı gibiydi bu; İsrail, Furkan’ı vurdu... Selahaddin Eyyubi’nin kabrine, 700 yıl aradan sonra ayağıyla vururken: “Kalk Selahaddin kalk, biz yine geldik” diyordu Allenby. Unuttuğu bir şey vardı oysa İngiliz’in: Hep ayaktaydı Selahaddin Eyyubi’nin şehit ruhu, hiç yatmamıştı. İşte şehit Furkan, o uyku tutmaz ruhun evladıdır. Onun annesi, Selahaddin’in kızıdır...