'Her şey'e talip bir dindarlık
İstanbul'da çok da merkezi bir muhitte, ünlü bir müzenin önüne, bir posta kutusu koymuşlar, mektup atılsın diye. Ama insanlar anlayamamışlar ne olduğunu... Mektup atılacak ince aralıktan içeri plastik su...
İstanbul'da çok da merkezi bir muhitte, ünlü bir müzenin önüne, bir posta kutusu koymuşlar, mektup atılsın diye. Ama insanlar anlayamamışlar ne olduğunu... Mektup atılacak ince aralıktan içeri plastik su şişeleri, madeni gazoz kutuları, naylon poşetler tıkıştırılmış. Posta kutusu, öyle sessizce kaderine razı duruyor Sultanahmet Meydanı'nda. Mektupsuz ama "her şey'li"...
Otuz beş yaş ve üstü için çok değerliydi mektuplar. Ahmet Mithat Efendiyi okuduğunuzda, şehir hatları vapurlarının arka güvertesindeki geniş sahanlığın ''mektup masaları''yla tefriş edildiğini öğrenirsiniz mesela. Ben üniversiteye giderken vapurlarda mevki sistemi kalkmıştı, bir zamanların kibar ve birinci sınıf, lüks mevki kimselerinin mektup yazdığı o masalarda biz yoksul öğrenciler ders çalış