İstiklal ve istibdat arasında Akif’in derin yalnızlığı
Mehmet Akif Ersoy’u ‘milli şair’ olduğu halde bile terk etmeyen bu tekillik, tenhalık hakkında yazmak istedim. Akif, ismiyle müsemma itikaf mizaçlıydı, kendine özgün yaşadı. Topluma mal olmuş ve adeta bir...
Mehmet Akif Ersoy’u ‘milli şair’ olduğu halde bile terk etmeyen bu tekillik, tenhalık hakkında yazmak istedim. Akif, ismiyle müsemma itikaf mizaçlıydı, kendine özgün yaşadı. Topluma mal olmuş ve adeta bir gök gürültüsünü andıran bağımsızlık fikirleri, tecdid, uyanış ve silkinme arzulayan islami idealizmi, vatan millet sevgisinin koro halinde haykıran heybeti ile düşündüğünüzde… Hüznü, yalnızlığı, tenhalığı ona pek de yakıştıramazsınız, yaklaştıramazsınız değil mi...
Oysa o, milli mücadeleyi her safhasında gönlünde kan damlayarak desteklemiş, cepheden cepheye savrulan mısralarıyla, cihadın iradesini sağlamlaştırmış bir şairdi. Yani hep kalabalıktı, hep toplumsaldı. Her zaman büyük bir sorumluluk bilinciyle bağlı olduğu milleti ve İslam Ümmeti vardı, kendi ailesinden farksız gördüğü İslam aleminin terakkisi, re