“Yargı reformu”nu toplumsallaştırabilir miyiz?
Adalet Bakanımız Abdülhamit Gül beyfendinin: ‘’Adalet yerini bulsun isterse kıyamet kopsun’’ sözleri, yargı reformunun kısa ve öz manifestosu olarak hepimizi heyecanlandırdı...
Adalet Bakanımız Abdülhamit Gül beyfendinin: ‘’Adalet yerini bulsun isterse kıyamet kopsun’’ sözleri, yargı reformunun kısa ve öz manifestosu olarak hepimizi heyecanlandırdı... Adalet mülkün temelidir özdeyişiyle bugüne kadar gelmiş bir toplum için adalet, hayat kaynağıdır, varoluşun teminatıdır kuşkusuz... Yargı reformunun, Demirtaş ve Kavala davalarından ibaretleştirilmesi ise büyük talihsizlik olur, bu polemik reformun ruhunu çalar...
Adaletin tek başına güçlü yasalarla ikame edileceğini düşünenler varsa yanılıyorlar. Adil yargı mensupları, yargıçlar, savcılar yetiştiremedikten sonra sahip olduğunuz yasalar ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar, adalet üretilemez. Evet, adalet, hukuk aracılığıyla üretilir. Hukukun dört temel unsuru olan; hak, adalet, özgürlük ve meşruiyet kavramlarını içselleştirememiş bir muhakeme, tam anlamıyla hukuka hizmet etmiş olmaz...