Yeni küresel paradigma, yeni dünya gerçekleri...
1991 yılında Sovyetler Birliği'nin çöküşüyle dünyanın tek kutuplu bir siyasi konjonktüre dönüştüğü söyleniyordu... Hatta ''tarihin sonu'' dedikleri bu dönemeçte, Sovyetler bitmiş...
1991 yılında Sovyetler Birliği'nin çöküşüyle dünyanın tek kutuplu bir siyasi konjonktüre dönüştüğü söyleniyordu... Hatta ''tarihin sonu'' dedikleri bu dönemeçte, Sovyetler bitmiş, artık yeni Amerikan Yüzyılına girilmişti pek çok yazara göre. Ancak bu ''süper-iyimserlik'' uzun sürmedi, yüzyılın bitiminde, borsanın patlamasına ve finansal çöküşe engel olamayan ABD, kısa sürede dünyanın tek patronu olmadığını fark etti... Buna Ortadoğu ve Afganistan'da saplandığı refüze oluşları da eklersek, 2000'lerin ilk çeyreği ''Amerikan Rüyasının Bitişi'' anlamındaydı...
Bu arada Çin ve Asya ülkeleri uzun uykularından uyanmış, ekonomik liberalizm ile devlet kapitalizminin şaşırtıcı moderasyonu ile dikkate değer bir ekonomik büyüme ve teknolojik yeniliklerle ön plana çıkmaya başlamışlardı...
Günümüzde, bir tarafta eski cazibesini yitirmiş bir Batı, diğer tarafta ise sürekli gelişme trendinde olan bir Doğu var. Yol-Kuşak projesiyle, dünya tedarik hareketliliği, ABD'nin patro