Esra Erol ya da yaşam oyunu
Televizyon hayata müdahale ediyorsa bunun karşılığı, bir ‘cast’ (oyuncu) çalışması olacaktır. ‘Sunucu’ diye profesyonel kisve yanı sıra karşı komşunun kızı ya da bizim köşede oturan amca bu ‘cast’ın içine girecektir.
Televizyon hayata müdahale ediyorsa bunun karşılığı, bir ‘cast’ (oyuncu) çalışması olacaktır. ‘Sunucu’ diye profesyonel kisve yanı sıra karşı komşunun kızı ya da bizim köşede oturan amca bu ‘cast’ın içine girecektir. ‘Gerçeğin şovu’ dedikleri bizlerin bir gün, ‘Bütün ülke tarafından bilinmesi’ karşılığıdır. Yani ‘Survivor Ahmet’ olmak ya da ‘BBG Melahat’! Renkli ekran varsa, şöhret de vardır. Yaşamdan stüdyoya adım atınca karşısına, ‘reyting’ çıkar. İzleyenin ‘şikayet edip ahlak adına, bir gün kendisine sıra gelirse, koşa koşa gideceği bir dünya değil midir acaba televizyon? Kimi giyim kuşamla bu ‘cast’ın içindedir kimi DNA testiyle çocuğun kimden olduğu hikayesiyle...
Ekran kendi öz eleştirisini yapabilir mi? Her sabah, ‘Bizim reyting ne olmuş?’ diye bakılan bir hayatın, bizim ekmek almaya bakkala gitmemiz gibi olmadığını da anlamak lazım. Esra Erol, çok uzun zaman ‘evimizin kızı’ olarak bir ‘görüntüyü’ başarıyla götürmüştür.