Gelinli, yemekli bir ekran var
Ev ahalisi bir ara, “Yahu bir tane şöyle aklımızı çalıştıran, fikir veren program yok!” dedi. “Ee izliyorsun bunları” dedim. “Doğru da, birden böyle boşluk oldu” yanıtını...
Ev ahalisi bir ara, “Yahu bir tane şöyle aklımızı çalıştıran, fikir veren program yok!” dedi. “Ee izliyorsun bunları” dedim. “Doğru da, birden böyle boşluk oldu” yanıtını aldım. Yazıyoruz ve izliyoruz. Şöyle, bir gündüz kumandayla ekranda geçit töreni yapınca, görüntüler sıralandı. Bol gelin ve sürekli kaynayan bir tencere! Malum gelinlerin evlenmeden önceki hallerini ekranda iptal ettik. Şimdi gelin ve damadın belli olduğu, çeyizlerin gösterildiği pasta, börek ve yemek maharetlerinin sergilendiği haller veriliyor. Bazen alt komşu soğan kavurunca, kokusu bize geliyor. Ya da pencere açıksa, malum mahallede otuyoruz, yan taraflardan bir yerden haşlama et kokusu evi sarıyor. Ekran da aynen öyle... Et, sebze ve yemek kokuyor. Bir de aralara serpiştirilmiş dizi eskileriyle, yeni sezonu bekleyenlerin eski bölümlerinden oluşan ‘resmi geçidi’ mevcut... Yemeği zekayla, kadın-erkek ilişkileri ve aile yapısını esprili diyaloglarla anlatan bir Üstün Dökmen saati nerede?
Bir de magazin programlarını eklemek lazım bu kokuların arasına... ‘Bodrum’da gezdiler, tozdular şimdi, İstanbul gecelerine akacaklar’ haberleri... ‘En İyi Kültür Programı Ödülü’ aldı köy meydanına teyzeleri toplayıp, yemek yaptıran program. İzliyoruz da, en iyi kültür ve gezi programı neon ışıklarında dolaşıyorsa, oturup bir düşünmek lazım. Belki de ekranın durumunu anlatan bir ödül...