Pazar günü dizileri...
Entrikasında ve yalan dolanında bir ‘standart’ tutturdu dedik ‘Cennet’in Gözyaşları’ için. Dizi, son bölümde “Vazgeçtim, otomatiğe bağladım” dedi. Biraz meraklı ve...
Entrikasında ve yalan dolanında bir ‘standart’ tutturdu dedik ‘Cennet’in Gözyaşları’ için. Dizi, son bölümde “Vazgeçtim, otomatiğe bağladım” dedi. Biraz meraklı ve ‘omurgalı’ hali, yerle yeksan oldu. Senaristlerin de olayı derinleştirecek mecali kalmamış gibi...Mesela Orhan’ı illa Cennet’e yamayacaklar. Bunu da zorlamayla yapıyorlar, hissediliyor. Arzu’nun geçmişi başlı başına malzeme, hâlâ bekliyorlar. Kaç bölüm gidebilir böyle dur, kalkla? İş zor biliyorum, haftada 120 sayfa. Birinin dur diyebilmesi lazım o zaman. Söyleyeyim, beş yıl sonra satacak dizi de kalmayacak böyle giderse. ‘Dolunay’ın mecali kalmamış. ‘Bitse de gitsek’ bir hali var. “Nerede kalmıştık?” diye ofluyor. ‘Çocuklar Duymasın’ ise ‘kamu spotu’ gibi olmuş. ‘Savaşçı’nın aksiyon sahneleri, bizim çocukluk yıllarındaki kovboyculuk oyunu gibi... TRT’nin ‘resmi aile komedileri’ serisine bir yenisi eklenmişti (‘Yalaza’dan sonra), ‘Aslan Ailem’. İlk bölümde değişik bir kıpırdanış izlenimi edinmiştim. Ekip iyi de, oynatmak lazım. Oynatmak için, senaryoyla anlaşmak lazım. Ev ahalisi olarak pazar günü, dizilerin en zayıf halkası ve formsuz hallerini izledik.