Bosna ve sabah 5’te ayakta bir genel müdür
TRT Haber’de hazırladığımız bir program çerçevesinde Bosna Hersek Başkanlık Konseyi üyesi Bakir İzzetbegoviç’le mülakat yapmak üzere Bosna Hersek’e gitmek için yola çıktık....
TRT Haber’de hazırladığımız bir program çerçevesinde Bosna Hersek Başkanlık Konseyi üyesi Bakir İzzetbegoviç’le mülakat yapmak üzere Bosna Hersek’e gitmek için yola çıktık. İstanbul Atatürk Havalimanından hareket edecektik. Havaalanında polis kardeşlerimiz “Bir evrak eksik. Basın Yayın Genel Müdürlüğünden almanız gerekir” dediler.
Boş bulunup bir evrak almamışız. Türk’ün aklı sonradan başına gelir derler ya. Akşam canlı yayınımız var. Etmeyin eylemeyin dediysek de olmadı. Hemen Basın Yayın Genel Müdürü Mehmet Akarca’yı aradım. Dedim ki; “Sayın Genel Müdürüm sabah saat şuanda 05.00 kusura bakmayın sizi rahatsız ettim. Ancak aramak zorunda kaldım. Tekrar kusura bakmayın” dedim. Kendisi “Olur mu? Bizim işimiz gazetecilere yardımcı olmak, elbette arayacaksın” diyerek bizi mutlu etti.
Bu örnek çok çarpıcı bir örnek. Bizim böyle genel müdürlere ihtiyacımız var. O saatte ayakta bir genel müdür. Hizmet bu. Hizmetkâr devlet anlayışı bu. Uykunun en tatlı anında ayakta olmak. Herkesin sıcak yatağında olduğu bir anda ayakta olmak. Sağ olsun Mehmet Bey hemen evrakı fakslattı. Gece demedi, gündüz demedi bizim işimizi çözdü.
AK Parti hükümetlerinin en önemli özelliği hizmettir. Halkla iç içe olan bir Cumhurbaşkanımız var. Sayın Erdoğan ‘halktan kopuk idareci istemem’ diyerek önemli bir noktanın altını çizmiştir.
Neyse işimiz hallolduktan sonra Bosna’ya uçtuk. Bosna Fatih Sultan Mehmet zamanında fethedilmiş. Havaalanından çıkar çıkmaz yemyeşil bir Bosna gördük. Bosna demek tarih, turizm, kültür demektir. Bosna’da Osmanlı yadigârı Başçarşı’yı mutlaka gezmeniz gerekir. Bosna demek Başçarşı demektir.
Havaalanında bizi Bosna Hersek Büyükelçiliği Basın Ataşesi Ömer Çetres karşıladı. Ömer kardeşimiz tam bir Bosna aşığı. Ben soy ismi Çetres olunca Boşnak asıllı olduğunu zannettim, meğer Ömer kardeşimiz Erzurumlu bir Dadaş’mış. Bizi aldı Mostar’a götürdü.
Mostar şehri Bosna’nın Hersek bölümüne düşüyor. Saraybosna yağmurlu iken Mostar günlük güneşlikti. Bu ilimizde Akdeniz iklimi var. Önce Mostar Köprüsü’nü gezdik. Savaş sırasında Hırvatlar bu köprüyü yıkmışlar. Daha sonra Türkiye aslına uygun olarak yaptırmış. Harika bir doğal güzellik, muhteşem bir tarih vardı. Daha sonra Alperenler Tekkesi’ne gittik. Osmanlı buralara gelmeden önce Alperenler burada manevi olarak halkın gönlünü kazanmışlar. Önce manevi fetih olmuş yani.
Gittiğimiz yerlerde savaşın izlerini yakından gördük. Binalar top ve kurşun izleriyle dolu. İnsanlar 90’lı yıllardaki Sırp ve Hırvat katliamını unutmamışlar. Hâlâ acıları taptaze. Boşnakları üzen bir başka konu ise Avrupa Birliği ülkelerinin bu katliamlara seyirci kalması. Bu ülke halkı Batılılara asla güvenmiyor. Her an yeni bir savaş patlayacakmış gibi korkuyorlar.