Fahrettin Paşa değil Erdoğan hedef…

ABD Başkanı Trump’ın tek taraflı olarak Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmesinin yankıları sürerken bir de Birleşik Arap Emirlikleri Dışışleri Bakanının ipe sapa gelmez...

ABD Başkanı Trump’ın tek taraflı olarak Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmesinin yankıları sürerken bir de Birleşik Arap Emirlikleri Dışışleri Bakanının ipe sapa gelmez açıklamalarıyla uğraşıyoruz. Adam İngiliz’e maşalık yapmaktan utanmıyor Fahrettin Paşa’ya, onun üzerinden Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a dil uzatıyor. Ulan adam olsan İsrail’in katliamlarına ses çıkartırsın. Sen kim Fahrettin Paşa’ya dil uzatmak kim. ABD ve İsrail’e maşalık yapmayın. Osmanlı’ya isyan ettiniz etmesine de bari İngiliz’e köle olmasaydınız. Bağımsız devlet olmak isteyebilirsin. Osmanlı’yı sevmeyebilirsin onu anladık da niye gidip İngiliz-ABD devletlerine sömürge eyaleti olursun bunu anlayamadık. Ben buradan Arap düşmanlığı yapmıyorum. Araplar bizi arkadan vurdu demiyorum. Tamam, bağımsız olmak isteyebilirsin de bari İngilizlere uşak olmasaydın. 

Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed, Iraklı bir Twitter kullanıcısının paylaşımını kendi Twitter sayfasında paylaştı. Paylaşımda şu ifadeler yer aldı. “1916 yılında Türk Fahri Paşa’nın Medinetü’l Münevvere halkının hakkına girdiğini ve onların mallarını çaldığını, onları kaçırdığını, Şam’dan İstanbul’a “Seferberlik” ilan ederek, Medine’deki el yazması eserleri çaldığını biliyor muydunuz? İşte Erdoğan’ın dedelerinin Müslüman Araplarla ilişkisi buydu.”

Peki, sayın bakan İstanbul’da İSEDAK toplantısı yapıldı. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri olarak siz neden bu toplantıya destek olmadınız. Filistin halkına neden sahip çıkmıyorsunuz. Sahip çıkmak bir yana işgali onaylayan bir tutum içerisine giriyorsunuz. Bu eziklik, bu korkaklık niye? Peki, kim bu bakanın hırsız dediği Fahrettin Paşa, biraz da onu tanıyalım.

Fahreddin Türkkan 1868, Rusçuk’ta doğdu. 93 Harbi’nden sonra ailesiyle birlikte İstanbul’a yerleşti. Mekteb-i Harbiye’yi birincilikle bitirdi. Erkan-ı Harbiye Mektebi’ni bitirdikten sonra 1891 yılında Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle göreve başladı. Balkan Savaşı’nda Çatalca savunmasında ve Edirne’nin geri alınışında görev aldı.

1916 yılında 4. Ordu komutanı Cemal desteğinde isyana girişen Şerif Hüseyin ordusuna karşı, kısıtlı imkânlara rağmen yaptığı Medine Müdafaası büyük takdir topladı. 2 yıl 7 ay süren Medine Müdafaası sonrası “Medîne Müdâfii”, “Türk Kaplanı”, “Çöl Kaplanı”, “Medine Kahramanı” lakaplarıyla anıldı.

Medine Kuşatması’ndan sonra savaş esiri olarak önce 27 Ocak 1919 tarihinde Mısır’a daha sonra da 5 Ağustos 1919 tarihinde Malta’ya sürgün edildi. Eylül 1921 tarihinde Türk Kurtuluş Savaşı’na katılmak üzere Ankara’ya geldi.22 Kasım 1948 tarihinde bir tren yolculuğu sırasında Eskişehir yakınlarında kalp krizi geçirerek vefat etti. Vasiyeti üzerine Aşiyan Mezarlığına defnedildi.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Baldız, bacanak belediyeciliği! 09 Mayıs 2024 | 514 Okunma İsrail çekiliyor… 07 Mayıs 2024 | 603 Okunma Ekrem Bey CHP’de Kongre ister mi? 05 Mayıs 2024 | 362 Okunma Urfalı Hasan ve ABD’li akademisyenler… 02 Mayıs 2024 | 528 Okunma Milli Eğitim şimdi milli oldu... 30 Nisan 2024 | 611 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar