Rahmetli Hasan Celal Güzel enayi miydi?

Hasan Celal Güzel vefat etti. Cenaze namazı bugün Hacı Bayram Camii’nde kılınacak. Merhuma Allah rahmet eylesin. Türk siyasetinde her dem söz sahibi oldu. Bakanlık yaptı, müsteşarlık yaptı. En sonunda Yeniden...

Hasan Celal Güzel vefat etti. Cenaze namazı bugün Hacı Bayram Camii’nde kılınacak. Merhuma Allah rahmet eylesin. Türk siyasetinde her dem söz sahibi oldu. Bakanlık yaptı, müsteşarlık yaptı. En sonunda Yeniden Doğuş Partisini kurarak siyasette şansını denedi. Ama olmadı.. Herhalde ülkemizde onunla tokalaşmayan, ona sarılmayan kimse kalmamıştır. Tokalaşması ve sarılması meşhurdu. Hasan Celal Güzel’i en çok neyini sevdik biliyor musunuz? 28 Şubat darbecilerine karşı direnmesini. Bu memleketin değerlerine savaş ilan etmiş bir gruba arslan gibi direndi. 28 Şubat darbecilerine sakın darbeyi aklınızdan geçirmeyin tankların üstüne çıkarım diyerek meydan okudu. Bedel ödedi, hapis yattı.

Ölümünü televizyon ekranlarına düşen iki satırlık haberle öğrendik. Bu dava adamı iki satırla geçiştirilemeyecek bir hayat yaşadı. Dik durdu dik yürüdü. Harama, yolsuzluğa bulaşmadı. Kul hakkı, kamu malı konusunda hassastı. Milletin malına tenezzül etmedi. Birileri gibi bakanlığı, vekilliği ihale kovalamanın aracı haline getirmedi. Rant peşinde koşmadı. Kurduğu derneği ve dergiyi yokluk içinde yaşatmaya çalıştı. Devlet hayatı içinde çok önemli makamlara gelmiş olmasına rağmen Beytülmal’e el uzatmadı. Aç kaldı ama harama el uzatmadı. Kendisine enayi diyenler oldu. Bu konuyla ilgili kendisinin bir yazısı var. Bir bölümünü sizinle paylaşmak istiyorum:

“Efendim, artık 68 yaşında, su katılmamış bir avanak, hakikî bir budala ve gayrikabil-i ıslah bir ‘enayi’ olduğumu itiraf ediyorum. Bana küçük yaşımdan itibaren ‘beytülmal’in mukaddesliğini öğretmişlerdi. Hiç kimse ‘Devlet malı deniz, yemeyen domuz’ dememişti.

Üzerinde ‘T.C. Hükümeti’ yazan kurşun kalemleri, silgileri ve kâğıtları, sadece resmî hizmetlerde, âdeta okşar gibi incitmemeye çalışarak kullanırdım. Çocuklarım devlet malına ellerini dahi süremezlerdi. Plakaları kırmızı ve siyah renkli resmî arabalara bir defa dahi binmediler. Yüzlerine bakmaya kıyamadığım Mustafa’m ve Elif’im, bir saat daha az uyuyup belediye otobüsleri ve okul servisleriyle okula gittikleri esnada, bendeniz müsteşarlık ve bakanlık yapıyordum. Koruma görevlisi de kullanmadım. Arabamın önünde ve arkasında fiyakalı eskortlar hiç bulunmadı. Meğer ben ne enayiymişim!...

Benim anladığım mânâda siyasete ‘Zengin girilir, fakir çıkılır’. Biz enayiler, devlet hizmetini ve siyaseti böyle anlıyoruz. Siyasî hayatımda önüme çıkan yüzlerce fırsatı teperek mal mülk edinmedim. Bilâkis, ANAP’taki Genel Başkanlık mücadelesinde, Bond çantalarda getirilen paraları reddederek, eşimin SSK kredisiyle aldığı Oran’daki daireyi; YDP’nin kuruluşunda da babamdan kalan Malatya’daki ev ile dedemden kalan Gaziantep’teki evin bana düşen hisselerini harcadım. Sadece bununla kalsa neyse... ANAP döneminde, şiddetle muhalefetime rağmen çıkarılan ‘kıyak emekliliği’ reddedip tek maaşa devam ettim. Meğer ben ne enayiymişim!...

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Baldız, bacanak belediyeciliği! 09 Mayıs 2024 | 514 Okunma İsrail çekiliyor… 07 Mayıs 2024 | 603 Okunma Ekrem Bey CHP’de Kongre ister mi? 05 Mayıs 2024 | 362 Okunma Urfalı Hasan ve ABD’li akademisyenler… 02 Mayıs 2024 | 528 Okunma Milli Eğitim şimdi milli oldu... 30 Nisan 2024 | 611 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar