Bırakın da bir açık hava mekanında oturalım artık!
Dün sabah Bebek’te bir görüşmem vardı ama oturacak yer yoktu, malum sebepler… ‘Neyse, kahvelerimizi alalım, Bebek Parkı’nda bir banka oturur, mis gibi konuşuruz” dedik. Yine malum, epeydir sokakları...
Dün sabah Bebek’te bir görüşmem vardı ama oturacak yer yoktu, malum sebepler… ‘Neyse, kahvelerimizi alalım, Bebek Parkı’nda bir banka oturur, mis gibi konuşuruz” dedik. Yine malum, epeydir sokakları arşınlayamadığımız için haberimiz yoktu olanlardan, bir baktık Bebek Parkı kapı duvar! Etrafı kapatılmış, ortalık toz duman, toprak. Elimizde kahvelerle kalakaldık. Parka nefes almaya gelen herkes kıyıda, betonların üzerine bağdaş kurmuş iki lafın belini kırmaya çalışıyordu.
Ağaç yok, gölgelik yok, oturacak yer yok, söyleniyor herkes; “Hiç değilse mekanların açık hava bölümlerini açsanız ne olurdu?” diye. Hakikaten millete reva mı bu? “E ama rakamlar ortada” diyeceklere de soruyorum: Kapalı mekan olan AVM’ler açık ama kafe ve restoranların açık hava bölümleri bile kapalı! Toplu taşıma serbest ama mekanların açık hava bölümleri yasak! Normalleşme mi bu şimdi? 17 gün insanlar eve tıkıldı, şimdi nefes almak istiyor, bir yere/parka oturmak istiyor ama park kapalı!
Sordum, öğrendim. Çimler ve peyzaj yenileniyor, otopark alanı düzenleniyormuş. Bebek’e nefes aldıran bu parkın yenilenmesi son derece gerekli, bitince de şahane olacaktır eminim ama tam zamanını bulmuşlar ayrı! Kapanmadan sonra insanlar bir ağaç altında oturmaya bile bu kadar hasretken; ne olur elinizi çabuk tutun ve lütfen bir an önce bitirin bu işi. vallahi insanlar delirmek üzere!
Pandemide estetik operasyonların çılgın derecede arttığı bir gerçek. Evde oturmanın yan etkileri dışında bir neden daha var; görüntülü konuşmaların artması. Daha önce yazmıştım, ekranda gördüğümüz imaj gerçek görüntümüzün çarpıtılmış hali. Kendimizi gördükçe de ‘oram çirkin buram kötü’ diye doktora koşuyoruz. Bunun literatürde adı bile var; zoom dismorfisi.
Bu durumda estetikçilerin para basması kadar doğal bir şey yok. İşte size bu konuda yeni bir bilgi o zaman: Bir habere göre; tıp fakültesi mezunu olan doktorların uzmanlık alanlarını belirledikleri ‘Tıpta Uzmanlık Eğitim Giriş Sınavı’nda en yüksek puanı alanlar, en çok deri ve zührevi hastalıklar ile estetik cerrahi bölümlerini tercih etmiş. Estetik cerrahi bölümüne girişlerde taban puanlar neredeyse rekor kırmış. Çocuk ve kadın hastalıkları tercih edilmemiş mesela. varsa yoksa estetik cerrahisi.
Üstelik uzmanlar bu durumu endişe verici buluyor çünkü plastik ve estetik cerrahinin iyi gelir kazanmak amacıyla tercih edildiği ortada. Gerçekten da estetik operasyonların fiyatları almış başını gidiyor. Üstelik kapılarında kuyruk var, randevu almak isteniz, bir iki hafta bekleme var. E şimdi mis gibi temiz para kazanmak varken, tek bir iğneyle kadınları mutlu etmek varken... Kim ölüm riskiyle, nöbet riskiyle uğraşsın ki!