Canınız çok mu sıkılıyor acaba?
Altın Portakal, Türkiye’nin en köklü, en önemli film festivallerinden biriydi. Her gelen belediye, siyasi emellerini festival üzerinden gerçekleştirmeye çalışınca; film festivali olmaktan çıktı; belediyelerin...
Altın Portakal, Türkiye’nin en köklü, en önemli film festivallerinden biriydi. Her gelen belediye, siyasi emellerini festival üzerinden gerçekleştirmeye çalışınca; film festivali olmaktan çıktı; belediyelerin siyasi arenası, tatmin yeri haline geldi. Eskiden ne şaşaalıydı ama... Filmler kadar Antalya’ya gelen uluslararası üne sahip konuklar, partiler, söyleşiler, hatta şık giyinmeyenler bile günlerce konuşulurdu. Maalesef artık özensizliklerle anılıyor bu festival. Ve de tartışmalarla!
***
Mesela bu sene kim ödül aldı, kim alamadı, hangi filmler yarıştı kaç kişi biliyor? Ama Tamer Karadağlı ve Nihal Yalçın’ın atışmasını herkes biliyor! Olaya herkes hakim. Çünkü aklınıza gelebilecek herkes; ateşe odun atmaya koştu, çatır çatır ateşi körükledi. Sonuçta ne oldu? Sıradan bir tartışma büyüdü büyüdü, siyasi bir meseleye dönüştü. İyi de, ne alaka?
***
Ne oldu peki? Nihal Yalçın sahneye çıkıp ödül konuşmasını yaparken, daha lafını bitirmeden ödülünü verdi Tamer Karadağlı... Yalçın da anlam veremedi ve “Susun mu diyorsunuz yani?” diye sordu. Sebep ise yönetim krizi! Olması gereken, her ödül töreninde olduğu gibi şuydu: Nihal Yalçın sahneye çıkıp önce ödülünü alacaktı, sonra elinde ödülüyle teşekkür konuşması yapacaktı. Tamer Karadağlı da gereksiz şekilde araya girmemiş olacaktı. İşi yönetememekten kaynaklı acemice bir kriz nasıl bu kadar politik bir krize dönüştü peki? İş, ne alaka HDP’ye kadar uzandı? MHP lideri taraf oldu?
Ayrıca ilk başta ne güzel konuşmuştu Nihal Yalçın; “Lütfen bu olayın ödülün önüne geçmesine izin vermeyin” dedi ama sonra kalktı Karadağlı’nın taklidini yaptı. Ne gereksizdi. Tamer Karadağlı da; “Zaten bu kişi HDP’ye yakınmış” diyerek olayı iyice politize etti. Daha da gereksizdi.