Mücadelenizi çok sevdik kızlar

“Yaprak döker bir yanımız, bir yanımız bahar bahçe…” Halimiz tam şarkıdaki gibi. Bir yanımız yangınlara, katledilen kadınlara ağlarken; bir yanımız da mücadele edenlere alkış tutuyor. Hem...

“Yaprak döker bir yanımız, bir yanımız bahar bahçe…” Halimiz tam şarkıdaki gibi. Bir yanımız yangınlara, katledilen kadınlara ağlarken; bir yanımız da mücadele edenlere alkış tutuyor. Hem olimpiyatlarda, hem yangın bölgelerinde mücadele edenlere, sahadakilere alkışımız. Tokyo 2020’de kadınlarımız, gençlerimiz tarih yazıyor resmen. Boksta Busenaz Sürmeneli altın, Buse Naz Çakıroğlu ise gümüş madalyanın sahibi oldu. Böylece Mete Gazoz’un okçulukta kazandığı altın madalyanın ardından ikinci altın geldi.

Sadece kızlar değil… Güreşte Taha Akgül, karatede Ali Sofuoğlu ve Merve Çoban da bronz madalya kazandılar. Hepsi büyük gurur, büyük mutluluk. Kadın Milli Voleybol Takımı da öyle. Yaşattıkları heyecan ve emek bile öyle değerli ki, biz onları sadece madalya için desteklemedik. Bu ülkenin aydınlık yüzleri oldukları için, yaptıkları işe değer kattıkları için, mücadele ruhları için, gençlere örnek oldukları için… Şu ülkede futboldan sonra voleybolu izlettirdikleri için de sevdik ve destekledik. Daha ne olsun! Yürekten tebrikler.

Keşke bu ülkenin pırıl pırıl kadınları, gençleri kadar pırıl pırıl bir de adaleti olsaydı… Ümitcan Uygun isimli suç makinesi, Aleyna Çakır’ın ölümüne sebep olduğu zaman herkes bas bas bağırmadı mı? “Bu adamı bırakmayın, gidip bir başkasını öldürsün diye mi bırakıyorsunuz?” diye yazmadık mı? Hakimlere yalvarmadık mı? Ne oldu? Bu kez de başka bir kadının canına kıydı işte! Şimdi bu azılı katilin dışarı çıkmasına izin verenler ne yapıyor, nasıl hissediyor? Bu cinayetten onlar da sorumlu sayılmayacak mı? Kimse bunun hesabını sormayacak mı mesela? Alooo, bizi kimse duyuyor mu acaba?

Bütün dünyada aşı olmayanlara öfke yükseliyor. Ünlü Forbes dergisi, aşı karşıtlarına ‘Ahmaklar’ bile dedi! Savaş kızıştı yani. New York aşı karşıtlarına kısıtlama getiren ilk büyük şehir. Belediye çalışanlarına aşı zorunlu. Restoranların kapalı bölümlerine, etkinliklere girişlerde de aşı gerekiyor. Bu kararı desteklediğimi yazıyorum ben de bir süredir... Eğer tedbir ve aşı bu virüse karşı tek silahımızsa; aşı olmak zorundayız! Kimisi ‘benim bedenim benim kararım’ diyor ve aşı olmak istemiyor olabilir; toplum sağlığını bozmamaları için kısıtlanacaklar o zaman.

Hastanelerdeki rakamlara bakmak yeterli sonuçta... Yurt genelinde 100 bin vaka var, hastaneye yatanların çoğu da aşı olmamış gençler! Öte yandan, bu kararların uygulaması belli ki ilerideki günlerde kafa karıştıracak. Geçen gün okudum... İstanbul’daki 6 ilçenin fırıncılar odası temsilcisi, aşı olmayanların ilçelerindeki fırınlara giremeyeceğini ve ekmek satın alamayacaklarını açıklamış. ‘Nasıl yani?’ dedim haliyle. Saçmalamaya gerek yok; milleti aç bırakmak değil, çözüm üretmek gerekiyor. Neyse ki Fırıncılar Federasyonu haberi yalanladı.

Ama Türkiye Kahveciler, Kıraathaneciler ve Büfeciler Federasyonu “Esnafımızın tekrar kapanmayı kaldıracak gücü kalmadı” gerekçesiyle, iki doz aşı olmayanları işyerlerine almama kararı verdi. Ankara’da bazı kahvehaneler bu kararı uygulamaya başladı. İstanbul’da da bir anaokulu; ebeveynleri aşı olmayan çocukları kaydetmeme kararı aldı mesela. Yerinde ve doğru kararlar bunlar; önlem şart. Ama bu konu daha çok tartışma çıkarır bence, izleyip görelim.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Putin 'Beni niye sevmedin' diyen toksik sevgili gibi... 27 Şubat 2022 | 102 Okunma Namuslu görünmek kimlere kaldı? 20 Şubat 2022 | 159 Okunma 2. Yeditepe Bienali tarihi mahzende 17 Şubat 2022 | 159 Okunma Türkiye'nin en büyük buz pateni pisti açıldı 13 Şubat 2022 | 188 Okunma Hikikomori salgını var, cümleten geçmiş olsun... 10 Şubat 2022 | 135 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar