Beyrut
ÜNİVERSİTE yıllarımda Lübnanlı yakın arkadaşlarımdan birinin duvarında havadan çekilmiş bir Beyrut fotoğrafının üzerinde, "Beyrut, bin defa öldü, bin defa dirildi" yazan bir poster asılı...
ÜNİVERSİTE yıllarımda Lübnanlı yakın arkadaşlarımdan birinin duvarında havadan çekilmiş bir Beyrut fotoğrafının üzerinde, "Beyrut, bin defa öldü, bin defa dirildi" yazan bir poster asılı dururdu. O da diğer Lübnanlı, daha doğrusu Beyrutlu arkadaşlar gibi kentine âşıktı. Sonunda hayat onları dünyanın dört bucağına dağılmış çoğu başarılı Lübnanlıların arasına katmış olsa da Beyrut sevdaları asla ölmedi. Lübnan kurulduğunda bir Maruni-Sünni ittifakı üzerinde şekillenmişti. Beyrut, tıpkı Saraybosna gibi bir Osmanlı şehridir. Kozmopolittir. Gerçekten de insanda iptila yaratacak kadar güzel, insanı deli edici, enerjisi yüksek, hayat zevkine hayli düşkün insanların yaşadığı bir kenttir. Geçmişinde de bugün de Beyrut'un görünen zenginliği, müthiş lokantaları, inanılmaz eğlence hayatı, görkemli kitapçıları, giderek erise de önemini taşıyan basınının cesaret ve özgürlüğü arka planda fakir mahallelerin, mülteci kamplarının tanımladığı hayatı gizler.