Çıkmaz yollara sapmak
Dışarıdan Türkiye’ye bakıldığında, daha 54 gün önce gerçekten tüm dünyayı şaşırtan bir olgunlukla seçimini yapmış, kimsenin beklemediği bir sonucu çıkarmış bu...
Dışarıdan Türkiye’ye bakıldığında, daha 54 gün önce gerçekten tüm dünyayı şaşırtan bir olgunlukla seçimini yapmış, kimsenin beklemediği bir sonucu çıkarmış bu ülkeye ne olduğunu merak etmemek mümkün değil. Sistem değişikliği taleplerini sandıkta durdurarak Meclis’i siyasetin odağına yerleştirmek istemiş seçmenin iradesi hiçbir yere yansımıyor. Aksine bu iradenin verdiği tüm mesajlar birbiri ardına yok sayılıyor. Ülke bir yandan istemediği bir erken seçimezorlanıyor. O olmadığı takdirde giderek yoğunlaşan bir savaş ortamında seçimlerde yüzde 13 oy almış bir siyasi partiyi yok saymaya azmeden bir koalisyon kurulması seçeneğiyle karşı karşıyayız. Toplumsal gerçekleri böylesine reddeden bir siyaset anlayışının ya da kurgusunun ülkenin başına feci çoraplar öreceğinden emin olabilirsiniz.
Hatırlamakta yarar var. Bu seçimlerde seçmen yüzde 10 barajını yıktı. Kürt siyasal hareketini bir parti olarak Meclis’e taşıdı. Bu hareketin içindeki sivil siyasete ağırlık veren cenahın elini güçlendirdi. Daha da önemlisi bu şekilde Türkiye’de Cumhuriyet’in kurulduğu zamandan beri meşruiyeti reddedilmiş (başlarda solcular ve İslamcılar için de geçerli olduğu gibi) Kürt hareketi meşru bir siyasi hareket olarak sistemde yerini aldı.
Üstelik “adı var kendi yok” duruma düşürülmüş olsa bile, toplum “çözüm sürecinin” 2.5 yıldır sağladığı göreli huzurdan memnundu. Evlere cenazeler gelmiyor, aileler Güneydoğu’da askerlik yapan oğulları nedeniyle sürekli bir endişe içinde yaşamak zorunda kalmıyordu. HDP’nin kampanyada kullandığı dilfarklı bir siyaset anlayışının mümkün olabileceğini gösterdi. AKP, milliyetçiliğe saptığı ölçüde “kendi” Kürtlerini de yitirdi.
Bugün vardığımız noktada aklı başında herkesi dehşete düşürmesi gereken bir ortamdayız. Dış politikadaki tüm iddiaları birer birer çökmüş bir siyasi kadro bundan böyle kontrol etmesi mümkün olmayan gelişmelerin önünü kesmeye çalışıyor. En azından Suriye’de PYD’nin kazandığı zemini kaybetmesi için hamleler yapmak istiyor. Şam’daki kanlı rejimin yerine geçmesini desteklediği grupların Esad’dan daha ürkütücü olduğunu hâlâ kabullenmek istemiyor. Yani bunların önünün açılmayacağını inanmıyor.