Geleceği geçmişte kurmak
Seçmen çoğunluğunun oyunu almadan seçilen bir başkan olarak Donald Trump güçlü bir elle iktidarına başlayacak. Gücü pek çok unsurdan kaynaklanıyor. Öncelikle kendisini iktidara...
Seçmen çoğunluğunun oyunu almadan seçilen bir başkan olarak Donald Trump güçlü bir elle iktidarına başlayacak. Gücü pek çok unsurdan kaynaklanıyor. Öncelikle kendisini iktidara taşıyan “beyazların öfkesini” örgütlemeyi beceren, Cumhuriyetçi Parti içinde etkili bir grup oluşturan aşırı sağcı partililerin desteği önemli.
Henüz bir görev vermediği Newt Gingrich giderek sağa kayan, faşizan yöntemler uygulamaktan kaçınmayan Cumhuriyetçi Parti’nin bugünkü konumuna gelmesinin baş mimarlarındandı. Ellerinde tuttukları zaferi zayıf bir aday seçerek, toplumun acılarını, dertlerini anlamayarak, yanlış ve küstah bir seçim stratejisi uygulayarak kaçıran Demokrat Parti’nin dağınıklığı Trump’ın gücünün kolay dengelenemeyeceğini gösteriyor.
Zaten Kongre tümüyle Cumhuriyetçi Parti’nin elinde. Buna, yakın dönemde yargının da yapılacak ideolojik atamalarla sağcı Cumhuriyetçilerin hâkimiyetine geçeceğini ekleyince ideolojik kalıpları iyice belirginleşmiş bir Amerikan siyaseti tablosu ortaya çıkıyor. Bu kafadaki Cumhuriyetçilerin en önde gelen hedefi ekonomik ve sosyal politikalarda son 70 yıla, kültürel politikalarda ise son 50 yıla damgasını vurmuş gelişmeleri geri çevirmek.
Cumhuriyetçi sağ 1930’lardan beri şekillenen Amerikan sosyal devletini zayıflatmayı ve giderek yok etmeyi uzun zamandır istiyor. Trump’ın izleyeceği anlaşılan politikalar orta vadede bu hedefe varılmasını kolaylaştıracak. Yeni Başkan’a oy veren seçmenler açısından işin trajik tarafı uygulanacak ekonomi politikalarının kendilerini orta vadede korumayacak olması.